Kadın olmak, her toplumda olduğu gibi Şanlıurfa’da da çeşitli zorluklarla karşılaşmayı beraberinde getiriyor. Özellikle ataerkil yapının hâkim olduğu bölgelerde kadınların iş hayatında, siyasette ve hukuk alanında varlık göstermesi, pek çok engelle mücadele etmeyi gerektiriyor.
Şanlıurfa Barosu Kadın Hakları Merkezi Başkanı Avukat Zeliha Özen Müdüroğlu ve CHP Haliliye İlçe Başkanı Mehtap Rastgeldi, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü dolayısıyla yaptıkları açıklamalarda kadınların haklarını savunmanın önemine vurgu yaparak, eğitim ve ekonomik özgürlüğün kadınların bağımsızlığı için şart olduğunu belirtti.
Müdüroğlu, kadınların toplumda maruz kaldıkları ayrımcılık, baskı ve şiddete karşı mücadele etmeye devam edeceklerini ifade ederken, Rastgeldi ise kadınların kendi yaşamlarını başkalarının vicdanına bırakmadan, özgürce kurabilmeleri gerektiğini dile getirdi.
Şanlıurfa Barosu Kadın Hakları Merkezi Başkanı Avukat Zeliha Özen Müdüroğlu ve CHP Haliliye İlçe Başkanı Mehtap Rastgeldi, bulundukları konum nedeniyle yaşamlarında zorlu veya güzel yönlerini mikrofonlarımıza açıkladı.
CHP İlçe Başkanı Rastgeldi, “Kadınlar kendi hayatlarını, hayallerini ve yaşam standartlarını hiçbir zaman başka birinin vicdanına terk etmemelidir” diyerek, kadınların bağımsız bir şekilde var olabilmesi için eğitim ve ekonomik özgürlüğün şart olduğunu vurgularken Kadın Hakları Merkezi Başkanı Avukat Müdüroğlu ise, Kadınların, toplumda uygulanan ayrımcılığa, baskıya ve şiddete son verilene kadar haklarını dile getirmekten vazgeçmeyeceklerine vurgu yaptı.
“8 MART’TA KADINLAR HAKLARINI ALABİLMEK İÇİN BAŞLATTIKLARI MÜCADELE DE 120 KADIN HAYATINI KAYBETTİ”
8 Mart dünya kadınlar gününe ilişkin kadınların yasal haklarına dikkat çeken Şanlıurfa Barosu Kadın Hakları Merkezi Başkanı Avukat Zeliha Özen Müdüroğlu, konuşmasında mikrofonlarımıza şu açıklamalarda bulundu, “8 Mart, kadınların 165 yıl önce başlattığı bir mücadeledir.
8 Mart 1857'de, ABD'nin New York kentinde 40.000 dokuma işçisinin daha iyi koşullarda çalışmak ve haklarını alabilmek için başlattıkları mücadele sonucunda, işçilerin fabrikaya kilitlenmesi ve ardından çıkan yangında 120 kadın işçi hayatını kaybetmişti.
“8 MART KADINLARA TOPLUMDA UYGULANAN AYRIMCILIĞA VE BASKIYA KARŞI ÖNEMLİ BİR DÖNÜM NOKTASI”
Hayatlarını kaybeden 120 kadın işçinin mücadelesinin anıldığı bir gündür. 8 Mart, Birleşmiş Milletler Genel Kurulu'nda 1977'de Dünya Kadınlar Günü olarak kabul edilmiş ve her yıl kutlanan uluslararası bir gündür. Türkiye’de ise 8 Mart Dünya Kadınlar Günü, ilk kez iki kız kardeşin girişimiyle 1921 yılında kutlanmaya başlanmıştır.
Kadınlara toplumumuzda uygulanan ayrımcılığa, baskıya ve şiddete karşı kadın haklarının kazanılmasında önemli bir dönüm noktasıdır 8 Mart.” dedi.
“TOPLUMUN KADINA AKTARDIĞI DEĞERLER VE NORMLAR GELENEKSEL BİR NİTELİK TAŞIMAKTADIR”
Kadın Hakları Merkezi Başkanı Avukat Müdüroğlu, konuşmasının devamında, “Toplumsal yaşamımızda, toplumun kadına aktardığı değerler ve normlar geleneksel bir nitelik taşımaktadır.
Örneğin, cinsiyete dayalı iş bölümünde kadından ev içindeki görevlerini yerine getirmesi beklenmektedir.
Kadınların toplumsal baskı nedeniyle ev içi işler ve annelik rolünden vazgeçemedikleri, çalışma yaşamında yer alsalar da annelik ve ev işlerine öncelik verdikleri ve bu atfedilen sorumluluklarını kabullenerek çalışma yaşamında yer almaya çalıştıkları görülmektedir.
“TOPLUMSAL BASKILAR, KADIN VE ERKEK ARASINDA AYRIMCILIĞI ÖZETLİYOR”
Kadınların ikincil iş gücü olarak görülmesi ve yoğun işlerde daha düşük ücretlerle çalıştırılmaları, çalışma hayatında da erkeklere göre daha az istihdam edilmesi, kadınların her mesleği yapamayacağı algısı gibi toplumsal baskılar, kadın ve erkek arasında ayrımcılığı kaçınılmaz hale getirmektedir.
Toplumsal cinsiyet rollerinde erkek, kadına göre daha güçlü ve akıllı olarak görülürken, kadınlar ise daha hassas ve zayıf görülmektedir.” ifadelerine vurgu yaptı.
“KADININ TEMEL HAKKI ÖZGÜRCE YAŞAMASI VE ERKEKLERLE EŞİT HAKLARA SAHİP OLMASIDIR”
Kadınların yasal haklarını tek tek sıralayan Avukat Zeliha Özen Müdüroğlu, şu ifadelere dikkat çekti,
- “Kadının en temel hakkı özgürce yaşaması ve erkeklerle eşit haklara sahip olmasıdır.
- Kadınlar, fikir ve düşüncelerini özgürce ifade etme hakkına sahiptir.
- Kadınlar, istediği kişiyle özgürce evlenme hakkına sahiptir. Bu konuda aile tarafından baskı veya şiddet yapılamaz.
- Kadın, eşit miras hakkına sahiptir. Miras konusunda kadının da hakları korunmaktadır.
- Kadın, seçme ve seçilme hakkına sahiptir.
- Kadının en temel haklarından biri de çalışma hakkıdır. Kadın, istediği her işte çalışma hakkına sahiptir.
- Kadın, evlenince bekarlık soyadını kullanma hakkına sahiptir.
“TOPLUMUMUZDA ERKEKLER, KADINLARA GÖRE DAHA ÇOK DAVA ALABİLİYOR”
Ataerkil bir düzende, kadın olarak çalışmak, ayrımcılığın her türlüsüne maruz kalmaktır. Toplumumuzda özellikle mevcut yaşadığımız bölgede, bir kadın avukat olarak erkek avukatlara nazaran daha az tercih ediliyoruz.
Bazı davalarda erkek avukatlar daha çok tercih edilebiliyor. Erkekler, kadınlara göre daha çok dava alabiliyor.
İstanbul, Ankara gibi büyük şehirlerde kadın-erkek avukat ayrımı yapılmayabilir; ancak yaşadığınız yerin eğitim seviyesi daha düşükse, böyle bir ayrımla karşılaşabiliyoruz
“KADIN AVUKATLAR DAHA DİSİPLİNLİ VE ÖZVERİLİ ÇALIŞIR”
Erkek müvekkiller, ikna olmak için kadın avukattan aldıkları yanıtları bir de erkek avukattan duymak isteyebiliyor.
Bu da müvekkile kendini iş anlamında ispat etmek için daha çok çaba sarf etmemize yol açıyor.
Az olmakla birlikte bazı müvekkiller de, kadın avukatların daha disiplinli ve özverili çalıştıklarını düşünerek, bu yüzden kadın avukatları tercih etmektedir.” sözlerinde bulundu.
“KADINLARIN YAŞAM HAKKINI SAVUNMAK BİR İNSANLIK GÖREVİDİR”
“Kadınların yaşam hakkına yönelik sistematik hal alan kadın cinayetlerinin önlenmesi için yasaların eksiksiz uygulanması, önleyici ve koruyucu tedbirlerin alınması, toplumsal cinsiyet eşitsizliğini ortadan kaldıracak politikaların hayata geçirilmesi gerekmektedir.” ifadelerine vurgu Müdüroğlu, Kadınların başta yaşam hakkının korunması, devletin sorumluluğundadır.
Kadınlara, toplumda uygulanan ayrımcılığa, baskıya ve şiddete son verilene kadar haklarımızı dile getirmekten, sesimizi yükseltmekten vazgeçmeyeceğiz. Kadınların yaşam hakkını savunmak bir insanlık görevidir ve bu görev hepimizin omuzlarındadır.
Şanlıurfa Barosu Kadın Hakları Merkezi olarak mücadelemizden asla vazgeçmeyeceğiz. Buradan tüm kız kardeşlerimin 8 Mart Dünya Kadınlar Günü'nü kutluyorum.” diyerek konuşmasını sonlandırdı.
“HİÇBİR KADIN, GELECEĞİNİ, HAYALLERİNİ, YAŞAM STANDARTLARINI BAŞKASININ ELİNE BIRAKMAMALI”
CHP Haliliye İlçe Başkanı Mehtap Rastgeldi, ise 8 Mart Dünya Kadınlar Gününe ilişkin Urfa Değişim ekibine çarpıcı açıklamalarda bulundu, “8 Mart Dünya Kadınlar Günü, bir trajediden doğmuş ve bu nedenle kutlanan bir gündür.
Ben kadınlar için şunu demek istiyorum: Bence hiçbir kadın, geleceğini, hayallerini ve yaşam standartlarını başka bir insanın örfüne, vicdanına terk etmeden, kendi başına bağımsız bir şekilde yaşayabilmelidir.
Bunu başaran insanların gerçekten başarılı olabileceğini düşünüyorum. Ayakları üzerinde durmaya çalışan veya çocukları için ayakta durmaya çalışan, aslında kadın olarak doğan tüm kadınların Dünya Kadınlar Günü'nü kutlamak istiyorum.
“TÜRK TOPLUMU, KADINA SAYGILI BİR TOPLUMDUR”
Ben bir siyasetçi kadın olarak hayatımın hem artı yönleri hem de eksi yönleri var. Siyaset zaten zor bir arena, erkek hegemonyasında olan bir ortam.
Ama şöyle bir durum var: Türk toplumu, kadına saygılı bir toplumdur; gelenek olarak kadına karşı pozitif ayrımcılık vardır. Zorlukları ise kadın siyasetçilerin çok tercih edilmemesidir.
Bence ulaşamama yönü de düşünülüyor, kadın olarak ne kadar yakın olsalar da yakın olamama gibi düşüncelere kapılıyorlar. Seçmenler açısından pozitif yönde çok bir zorluk görmedik.” sözlerine dikkat çekti.
“KADINLARIN MUTLAKA EĞİTİM ALMALARI VE ÇOCUKLARININ GELECEĞİNE YÖN VEREBİLMELERİNİ İSTERİM”
“Ben öncelikle kadınlara şunu söylemek istiyorum: Ayakları üzerinde durmaları ve mutlaka bir eğitim almaları gerekir. Çünkü eğitim ve sağlık, insanın kolunda olan bir bileziktir.” İfadelerine vurgu yapan Başkan Rastgeldi, konuşmasının devamında şu ifadelere vurgu yaptı, “Ekonomik olarak bağımsızlıklarını elde edebilecek kadar çalışsınlar.
Çalışmak bir seçenek olabilir, herkes çalışmayabilir. Ama çocuklarını eğitebilecek, çocuklarının geleceğine yön verebilecek kadar bilgi birikimine sahip olabilmek için mutlaka ve mutlaka eğitim almaları şarttır.
“TOPLUMDA KADINLAR İKİNCİ PLANDA OLABİLİYOR”
Kadının konumuna göre bazı şartlarda kadın ikinci plana atılırken, bazı şartlarda ise kadın ön planda oluyor. Biz hiçbir ailenin içini bilmiyoruz; bazen büyüklerimiz herkes tarafından saygı görüyor ama toplum düzeni olarak baktığımızda kadınlar ikinci planda olabilir.
Şanlıurfa’da da aynı şekilde erkeklerin egemen olduğu bir bölge.” ifadelerine yer verdi.
“ŞANLIURFA’DA KADIN SİYASETÇİ OLMANIN ZORLUĞU OLDUĞU GİBİ, POZİTİF YÖNLERİ DE FAZLA”
Son olarak CHP Haliliye İlçe Başkanı Mehtap Rastgeldi, konuşmasında şu açıklamalara dikkat çekti, “Şanlıurfa’da kadın siyasetçi olmanın birçok zorluğu olduğu gibi, pozitif yönleri de çok fazla. Mesela ben sahada aktif çalışan bir insanım.
Bir ortama girdiğimde, o bölgedeki kadınların samimi bir şekilde beni abla olarak görmeleri hoşuma gidiyor. Belki de bir kadın olduğum için daha şefkatli olduklarını düşünüyorlar. Sorunlarını, dertlerini bana daha rahat açıyorlar.
Bu tarzda birçok açıdan faydalarını görüyorum. Ancak siyasetin iç arenasında kadın olmak tabii ki zor. Çünkü biz kadınlar, bir erkeğe oranla işlerimizi gerçekleştiremiyoruz.
“EĞİTİM İLLA OKUMAK DEĞİLDİR; EĞİTİM DEMEK HER ALANDA KENDİNİ GELİŞTİRMEK DEMEKTİR”
Bana göre Türkiye kadınları ve Şanlıurfa’daki kadınları ayırmak gerekir. Çünkü biz, gerçekten Güneydoğu Anadolu Bölgesi’ndeki bir kadın ile İstanbul’da yaşayan bir kadını kıyaslayamayız. Bizler burada, sosyal çevrenin verdiği büyük bir baskı ile yaşıyoruz.
Ben özellikle bir kadının eğitim almasını istiyorum. Eğitim demek illa okumak demek değildir; eğitim demek her alanda alınabilecek bir şey demektir. Kadınların eğitimle ayakta durması gerektiğine inanıyorum.
Eğitim, kuaför olabilir, öğretmen olabilir; evde ekmek yapıp satan bile bir eğitim demektir. Kadının mutlaka ayakları üzerinde durabileceği bir altın bileziği olmalıdır.” diyerek konuşmasını sonlandırdı.
Yorumlar
Kalan Karakter: