Afyonkarahisar, Adana, İstanbul ve Aksaray’da can alan sarı serum hakkında uzmanlardan üst üste uyarılar gelmeye devam ediyor.
Halk arasında "atom" olarak da bilinen sarı serum, vücudu hızlıca rahatlatan bir tedavi yöntemi olarak yaygınlaşmış durumda. Ancak, içeriğinde yer alan ağrı kesiciler, antibiyotikler ve B grubu vitaminler, yanlış kullanıldığında ciddi sağlık sorunlarına yol açabiliyor.
Sağlık uzmanları, bu uygulamanın yalnızca doktor kontrolünde ve tam teşekküllü sağlık kuruluşlarında yapılması gerektiğini vurguluyor.
Şanlıurfa Tabip Odası Genel Sekreteri ve Adli Tıp Uzmanı Dr. Derya Bulgur, sarı serumun faydalarını ve potansiyel risklerini Urfa Değişim mikrofonlarına anlatırken, bu tedavi yönteminin denetimsiz ortamlarda uygulanmasının ölümcül sonuçlara yol açabileceğine dikkat çekti.
SARI SERUMUN NEDİR, İÇERSİNDE NE VAR?
Sarım serumun içinde olanları açıklayan Adli Tıp Uzmanı Dr. Derya Bulgur, “Sarı serum dediğimiz şey, normalde içerisinde fizyolojik yani tuz veya farklı kullanımda şeker bulunan saf sudan ibarettir. Bunun içerisine ağrı kesiciler, semptom giderici antibiyotikler ve özellikle de sarı rengini veren B grubu vitaminlerinin katılması ile beraber, damar yoluyla verilmesiyle bir tedavi yöntemidir. Rengi sarı olduğu için halk arasında sarı serum 'atom' olarak bilinmektedir” dedi.
SARI SERUM HANGİ DURUMLARDA KULLANILIR?
Adli Tıp Uzmanı Dr. Derya Bulgur, sarı serumun doktor kontrolünde hastanın ihtiyacı olduğu durumlarda verilmesi gerektiğini söyledi. Sarı serumun semptomları kısa süreli bir şekilde yardımcı olduğunu aktaran Dr. Derya Bulgur, şöyle konuştu:
“Bu serum takviyeleri, tamamen hekim ile hasta arasında, hekimin hastayla ilgili verdiği karara ve hastanın ihtiyacına göre tercih edilen bir tedavi biçimidir. Sağlık kuruluşlarında çok uzun zamandır, özellikle üst solunum enfeksiyonlarında görülen yaygın vücut ağrısı, baş ağrısı, öksürük, ateş gibi semptomların iyileştirilmesine yönelik verilmektedir. İçerisinde ateş düşürücü, ağrı kesici, zaman zaman antibiyotik ve belki de çabuk toparlaması için vitaminler eklenen bir karışımdır. Bu karışım damar yoluyla verilmektedir. Tabii ki bu içerikler, hastanın o anda ihtiyacı varsa, semptomlarını geçirmeye kısa süreli bir şekilde yardımcı olur. Ancak biz bunları daha çok, özellikle ağız yoluyla tedavi alamayan, almakta zorlanan, düşkünleşmiş, kronik hastalıkları olan ve belki de daha yaşlı hasta grubuna tercih ediyoruz. Fakat yaygın kullanımı, hastalar çok çabuk rahatladıkları için halk arasında hemen iyileştiklerini düşünmelerine ve 'sarı serum atom' gibi, sanki bir anda bütün hastalığı tedavi eden bir yöntem izlenimi oluşmasına yol açmaktadır. Bu tür sebeplerden dolayı çok fazla talep görmekte ve kontrol dışında yaygınlaşması söz konusu oluyor.”
SARI SERUMUN YAN ETKİLERİ NEDİR?
Halk arasında “atom” olarak bilinen sarı serumun ani ölümlere kadar yol açabileceğinin altını çizen Dr. Derya Bulgur, “Her bireyin her ilaca karşı farklı bir reaksiyon geliştirme ihtimali vardır. Sonuçta, sarı serumunun içerisinde antibiyotik ve özellikle B grubu vitaminler oldukça alerjen maddelerdir. Bunu çok dikkatli bir şekilde, hastanın ihtiyacı varsa hekim karar verir. Sarı serum öncesinde birtakım tetikler yapılır, buna göre ihtiyacı olduğu zaman verilir. Ancak tam teşekküllü sağlık kuruluşlarında, alerji durumu söz konusuysa müdahale yapılabileceği sağlık kuruluşları olması gerekmektedir. Çünkü bu alerjik reaksiyonlar, kişinin sağlığını bozup hastaneye yatışını gerektirebileceği gibi ölüme, yani ani ölüme, anafilaksiye bile neden olabilir. Bu yüzden çok dikkat edilmesi gereken bir tedavi yöntemidir” ifadelerini kullandı.
“KULLANILABİLİR BİR BİLİMSEL YÖNTEMDİR”
Bulgur, sarı serumun bilinçli ve tam teşekküllü bir ortamda yapılması gerektiğini ifade ederek sözlerini şöyle sürdürdü:
“Sarı serumda öncelikle hekim, hastasına bakar ve ona göre bir karar verir. Gerçekten kısa süreli, çok ciddi bir rahatlama sağlar. Sarı serum, ağızdan tedavi alamayan, genel durumu düşkünleşmiş olan hastaların iyileşip, eve daha şifa ile gönderilmesi sağlanabilir. Kullanılabilir bir bilimsel yöntemdir aslında; ancak dediğim gibi, tam teşekküllü sağlık kuruluşlarında ve olası komplikasyonların etkileri geliştiğinde müdahale koşullarının olduğu bir ortamda kullanılabilir.”
“PİYASAYA DÖNÜŞTÜ”
Sarı serumun artık bir piyasaya dönüştüğüne dikkat çeken Bulgur, “Bunların sağlık kabinleri gibi, ilimizde de reklamlarını görüyoruz. Evinize gelip 2500-3000 TL karşılığında size serum yapılır, sarı serum yapılır; hatta bazen bu serumların meyve görseliyle sunulduğu reklamlar şeklinde bir piyasa geliştiğini görüyoruz. Bu gerçekten çok sıkıntılı bir durum. Bilinçli ve tam teşekküllü bir ortamda,hekimin kararıyla yapılması gereken bir tedavi yöntemidir” açıklamasında bulundu.
“ÖLÜMLE SONUÇLANABİLECEK CİDDİ BİR DURUM”
Denetimin öneminden bahseden Dr. Bulgur, “Hastane dışı ortamlarda denetimsiz bir şekilde yapılan serum uygulamaları, içine her türlü madde katılabilir ve maalesef bunu kontrol edemeyiz. Bu, her aşamada denetim gerektiren bir durumdur. İlacın yazıldığı sağlık kuruluşu, verildiği eczane ve bu serumu uygulayan sağlık görevlisi aslında çok ciddi riskleri ve sorumlulukları üstleniyorlar. Bu hem sağlık sorunları hem de ölümle sonuçlanabilecek ciddi bir durumdur. Ölüm olduğunda bunun telafisi yoktur ve adli açıdan kasten adam öldürme suçuyla bile sorumlu tutulabilirler” dedi.
“DENETİM MEKANİZMALARININ ARTTIRILMASI GEREKİYOR”
Vatandaşlara ve yetkili kurumlarda tavsiye ve uyarılarda bulunan Bulgur, konuşmasını şöyle tamamladı:
“Vatandaşların bu konularda bilgili olmaları bekleniyor. Okumaları ve tam teşekküllü olmayan, hekimin bulunmadığı yerlerde herhangi bir tedavi veya takviye, bilimsel olmayan hiçbir yöntemi uygulamamaları ve tercih etmemeleri gerektiğini vurguluyoruz. Yetkililerden, bu konularda denetimlerin yapılması gerektiğini önemsiyoruz. Denetim mekanizmalarının arttırılması gerekiyor.
Sarı serum eskiden sadece sağlık kuruluşlarında yapılıyordu, ancak şu anda sağlık kabinlerinde, evlerde, eczanelerde ve yüksek meblağlarla uygulanıyor. Bu durum, ekonomik istismara da dönüşmüş durumda. Yetkililerden beklentimiz, bu tür uygulamalarla mücadele etmeleridir. Gerekirse okullardan, medya kanallarından ya da yerel yöneticiler aracılığıyla sağlık okuryazarlığı konusunda vatandaşlara, hangi ilacın ne zaman kullanılacağı ve doğru tedavi yöntemlerinin öğretilmesi gerektiği vurgulanmalıdır.”
Yorumlar
Kalan Karakter: