Geçtiğimiz gün Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, Kamuda Tasarruf ve Verimlilik Paketi'ni Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek ile birlikte Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde açıklamıştı. Bakan Şimşek’in yaptığı açıklamada, önceliklerinin hayat pahalılığını azaltmak ve enflasyonu tek hanelere indirmek olduğunu vurguladı.
Konuyla ilgili Urfa Değişim ekibi mikrofonlarını Şanlıurfalı Ekonomist Mustafa Pakır’a uzatarak paketin ekonomi üzerinde nasıl bir etki oluşturacağını sordu.
Ekonomist Pakır yaptığı açıklamada, “Ben ekonominin Mayıs ayına kadar zirve yapacağını Mayıs ayından sonra Haziranda ise kademeli bir şekilde %68’lere kadar düşüşler olacağını düşünüyorum, ama bu tasarruf sistemi ile refahın olacağını düşünmüyorum.” dedi.
“SEBEP VE SONUÇLARA BAKTIĞIMIZDA TASARRUF TEDBİRLERİNİN GECİKMİŞ VE YETERSİZ OLDUĞUNU DÜŞÜNÜYORUM”
“Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, yaptığı açıklamanın sebep ve sonuçlarına baktığımızda tasarruf tedbirlerini gecikmiş ve yetersiz olduğunu düşünüyorum.” diyen Ekonomist Mustafa Pakır, Urfa Değişim mikrofonlarına yaptığı açıklamanın devamında şu ifadelere yer verdi, “Bütçe açığını kapatma bağlamında çerez diye adlandırabiliriz. Kamu ihale kanununda değişiklik yapılarak daha büyük tasarruf tedbirleri alınabilirdi. Bu tedbirler işsizliği arttırmaz, aynı zamanda istihdamı da arttırmaz, durgunluk dönemi oluşur. Çok olumsuz olmamakla beraber bu tedbirlerin yarar sağlayacağını düşünmüyorum. Küçük de olsa bir adim atıldığı için önemsiyorum…
Kamuda tasarrufun önemli adımları şu şekilde;
-Üç yıl süreyle yeni araç satın alınmayacak ve kiralama yapılmayacak.
-Kanunda belirtilen makam ve kişiler hariç yabancı menşeli araç kullanımını da sonlandırılacak.
-Ekonomik ömrünü tamamlamış taşıtları tasfiye edilecek. Savunma ve güvenlik hariç toplu taşıma olan yerlerde personel servislerini kaldıracak.
-Deprem riski hariç yeni hizmet binası alımı ve yapımı 3 yıl süreyle durdurulacak.
-Kamuda üç yıl boyunca emekli olanlar kadar istihdam sağlanacak.
-Kamuda esnek ve uzaktan çalışma modelleri geliştirilecek.
-Kamuda çalışanlar için yönetim kurulu ücretlerine tavan getirilecek.
-Mobilya, tefrişat ve ofis donanımı gibi demirbaş alımlarını üç yıl süreyle durduracak.
-Makina ve teçhizatlar ekonomik ömrünü tamamlamadan elden çıkarılmayacak.
-Yurtdışı geçici görevler sınırlandırılacak, görevlendirmeler asgari seviyede tutulacak.
-Deprem ve zorunlu harcamalar hariç mal ve hizmet alım ödeneklerinde yüzde 10, yatırım ödeneklerinde ise yüzde 15 kesintiye gidilecek.
-Fiziki ilerlemesi yüzde 75'in üzerine olan yatırım projeleri, deprem riski nedeniyle gerekli olan yatırım projelerine
-Zorunlu haller dışında kamu yatırım programına yeni proje alınmayacak.
-Tasarruf tedbirlerini izlenmesini ve raporlanmasını Hazine ve Maliye Bakanlığı, tedbirlerin ihlal edilmesi halinde yaptırım uygulanmasını ise Cumhurbaşkanlığı ve ilgili kurumlar yapacak.” tedbirlerine değindi.
“TASARRUFUN BİR YAŞAM BİÇİMİ OLMASI GEREKİYOR”
Ekonomist Pakır, “Hükümet bu paketle 100 ile 150 milyar TL arasında bir tasarruf yapmayı hedefliyor. Olurda tasarruf tedbirleri tutarsa bütçe açığının ne kadar azalacağı ise şu şekilde; 2023 yılında 5,210 trilyon lira bütçe geliri elde eden Türkiye, 1,370 trilyon lira bütçe açığı verdi.
Bütçe açığının milli gelire oranı yüzde 5,39 olurken, bu oran son 20 yılın en yüksek bütçe açığı olarak kayıtlara geçti. 2024 yılı bütçesinde 2,65 trilyon lira bütçe açığı öngörülüyor. Eğer bugün açıklanan hedefler tutturulursa bütçe açığı 2,5 trilyona düşecek.
Orta Vadeli Program’da 2024 bütçesinde 8 trilyon 437 milyar TL gelir, 11 trilyon 89 milyar TL gider öngörülüyor. Eğer tasarruf tedbirlerinde hedefler tutturulursa en iyi ihtimalle bütçe açığı 2 trilyon 652 milyar TL’den 2,5 trilyon liraya gerileyecek.
Bu da bütçe açığının milli gelire oranını ancak yüzde 6'ya düşürebilecek. Buda çok düşük seviyede olabileceğini ön görüyoruz ve bu da yeterli değildir diye düşünüyorum.
Aslında tasarrufun bir yaşam biçimi olması gerekiyor. Bu tasarrufun bütün vatandaşlara yayılması gerekiyor” açıklamalarına yer verdi.
“BU TASARRUF SİSTEMİ İLE REFAHIN OLACAĞINI DÜŞÜNMÜYORUM”
Her vatandaşın harcamalarına belli bir düzeyde kısıtlaması gerektiğini ve belli bir düzeyde tutması gerektiği yönünde ifadelere yer veren Ekonomist Mustafa Pakır, “Kamunun da üç yıl değil de daimi bir politika izlemesi gerekiyor ama siyasi politik nedenlerle bunu gerçekleştiremiyorlar, gerçekleştiremedikleri için de belli bir sınır düzeyinde tutuyorlar. Ben ekonominin mayıs ayına kadar zirve yapacağını Mayıs ayından sonra Haziranda ise kademeli bir şekilde %68’lere kadar düşüşler olacağını düşünüyorum.
Tabi piyasada ise ekonominin düşmesi biraz daha hissedilir bilir durumda. Ekonominin yüksek olması; kur politikalarının hareketli olması, yaz ayında ise sebze-meyve fiyatlarının düşmesi gibi sebeplerle enflasyon hızla bir süreçte düşebileceğini tahmin edebiliyoruz.
Yılsonu enflasyonun %70 civarında olacağını tahmin ediyoruz. Ekonominin mayıs ayında zirveyi göreceğini Zirve’den sonra ise yavaş yavaş düşüşler olacağını öngörüyoruz. Bu politikayı toplumsal hükümet ve belediye olarak başaramazsak kontrolden çıkabilecek bir hale gelebilir.
Aynı zamanda enflasyon durdurmaya çalışırken üretimde durdurmamak gerekiyor. Maksimum değil de minimum seviyede enflasyonu durdurursan; reel bir üretim sistemine, reel bir ekonomi sistemine kavuşabiliriz. Bunun içinde biraz daha zahmet çekmemiz gerekir. Bu tasarruf sistemi ile refahın olacağını düşünmüyorum.” diyerek konuşmasını sonlandırdı.
Yorumlar
Kalan Karakter: