6 Şubat 2023'te meydana gelen Kahramanmaraş merkezli depremler, Türkiye’nin dört bir yanında derin izler bıraktı.
O gün, 14 milyon kişi doğrudan etkilenirken 11 ilde en az 50 bin 783 kişi hayatını kaybetti. Binlerce aile evsiz ve şehirler enkaz altında kaldı.
6 Şubat depremlerinde Şanlıurfa dahil 11 il etkilenirken depremin 2’nci yıl dönümünde Şanlıurfa Mimarlar Odası Başkanı Pirkan Kılıç, Urfa Değişim mikrofonlarına önemli açıklamalarda bulundu.
Başkan Kılıç, mikrofonlarımıza yaptığı açıklamada, 1999 Marmara depreminden sonra dönemin Valisi Şanlıurfa’da konutları denetleme konusunda iyi bir performans gösterdiğini ve Şanlıurfa’nın deprem bölgesindeki diğer illere göre daha şanslı olduğunu açıkladı.
“TÜRKİYE, GERÇEKTEN ÇOK SIKINTILI BİR SÜREÇTEN GEÇTİ”
Şanlıurfa Mimarlar Odası Başkanı Pirkan Kılıç, Urfa Değişim mikrofonlarına özel açıklamalarda bulunarak şu ifadelere yer verdi, “6 Şubat 2023 sabahı, Pazarcık ve Kahramanmaraş merkezli depremlerde çok fazla insanımızı kaybettik, birçoğunu ise yaralı olarak kurtardık.
Hayatını kaybedenlere başsağlığı, yaralılara tekrar sabırlar diliyoruz. Acılarını yaşayanlara da tekrardan geçmiş olsun dileklerimizi iletiyoruz.
Zor bir dönemde Türkiye, gerçekten çok sıkıntılı bir süreçten geçti. Depremler sadece 6 Şubat’ta olmadı; daha öncesinde de olmuştu ve şu anda hala olmakta.
Bunlardan ne kadar ders çıkarıp çıkarmadığımız ise tartışılır bir noktadır.
“DEPREM SADECE BUGÜNÜN SORUNU DEĞİL; YILLARDIR VAR OLAN BİR SORUN”
Depremin üzerinden iki yıl geçmiş olmasına rağmen depremle ilgili çalışmalar devam ediyor. Hala çok sayıda ağır hasarlı bina riski altında.
Örneğin, dün akşam Şanlıurfa Mehmet Akif Ersoy Caddesi’nde bir kolonlardan gelen sesler nedeniyle binalar boşaltılarak güvenlik şeridi çekildi.
Yine yakın zamanda Konya’da, hasarlı bir bina aniden çöktü ve hayatını kaybedenler oldu. Deprem sadece bugünün sorunu değil; yıllardır var olan bir sorun.
Ama burada temel sorunlardan biri, deprem ve afetlerin ne kadar önemsendiği, ne kadar çaba sarf ettiğimizdir. Bunların, bilim ve tekniğin altında ne kadar görebildiğimizdir.” dedi.
“DEPREMDE YIKILAN BİNALARIN TAMAMI İHMALLERLE VE KONTROLSÜZLÜKLERLE OLUŞAN BİR DURUMDA”
“Bugün sadece deprem değil, depremin kendisi bir tehlike değil çünkü çözümü olan, statiği ve projesi bulunan bir risk.” ifadelerine vurgu yapan Kılıç, şu açıklamalara yer verdi, “Ama depremde yıkılan binaların tamamı ihmallerle ve kontrolsüzlüklerle oluşan bir durumda.
Bunların önlenmesinin yolu, uygulanması gereken kuralların, uygulanması gereken bilim ve tekniğin bir an önce hayata geçmesi, denetimlerin daha sık yapılması ve sorumluların sorumluluk bilinciyle hareket etmesidir.
Deprem bizleri korkutan bir şey değil; depreme karşı bizi korkutan şey, bilinçsizliklerimiz ve hatalarımızdır. Deprem sabahı, Şanlıurfa’da ilk saatlerde yaklaşık 20 bina yıkıldı. Bununla birlikte kurtarma çalışmaları başlamıştı.
Sonrasında şehir merkezinde yaklaşık 8.000 binanın ağır hasarlı, orta hasarlı ve hasarlı olduğu tespit edilmişti.” sözlerinde bulundu.
“EV SAHİPLERİNİN HAK SAHİPLİĞİ HENÜZ TAMAMEN BİTMİŞ DEĞİL”
Başkan Kılıç, konuşmasının devamında, “Tespit çalışmalarına mimar ve mühendis arkadaşlar, akademisyen hocalar ve AFAD yetkilileri dahil olmuştu.
Hala devam eden çalışmalar ve itirazlar mahkeme süreçleri var, ancak bunlar da bir hayli uzun zaman alıyor. Daha hızlı ve çözüme ulaşılması gerekmektedir. Bunun için hak sahipliği kazanmış kırsaldaki köy evlerinde yaklaşık 4.600 kadar konut var.
Şehir merkezinde de 600.000 bağımsız ev var ve bu yaklaşık 300 binaya tekabül etmektedir veya daha fazladır.
Bunların hak sahipliği henüz tamamen bitmiş değil, yapımları devam ediyor ya da yapım aşamasında olan binalardır.
“DEPREMDEN SONRA KONUT SAYISININ ARTIRILMASI ODA SAYILARININ AZALTILMASI, SOSYOLOJİK BİR SORUN YARATABİLİR.
Bu sorunlar, kat maliklerin anlaşamıyor olmaları, bir araya gelemiyor olması, yapılacak binaların maliyetlerinin eski kullanıcılar tarafından zorlukla karşılanması gibi zorlukları beraberinde getiriyor.
Bu aşamada müteahhitlerle yeni anlaşmalar yapılması ve beraberinde gelen konut sayısının artırılmasıyla oda sayılarının azaltılması, yoğun bir artışa yol açabilir. Bu da deprem sonrasında sosyolojik bir sorun yaratabilir.
Ayrıca altyapı sorunları da baş gösterebilir; elektrik, doğal gaz, okul, yeşil alan ve kamusal alanların yetersizliği söz konusu olacaktır. Bu da üzerinde çalışılması gereken bir konu haline gelmektedir.” ifadelerine yer verdi.
Yorumlar
Kalan Karakter: