“Cehalet, gerçek bilginin aksine, bireyin kendine olan güvenini artırır.”
Vebununüzerinebiraraştırmabaşlatılmış.Fizyolojikvezihinselalandayapılançeşitliuygulamalarınsonucundaşubulgularaulaşıldı:
- Niteliksiz insanlar ne ölçüde niteliksiz olduklarını fark edemezler.
- Niteliksiz insanlar, niteliklerini abartma eğilimindedir.
- Niteliksiz insanlar, gerçekten nitelikli insanların niteliklerini görüp anlamaktan da acizdirler.
- Eğer nitelikleri, belli bir eğitimle artırılırsa, aynı niteliksiz insanlar, niteliksizliklerin farkına varmaya başlarlar.
Cornell Üniversitesi'ndeki öğrenciler arasında bir test yapıldı ve klasik “Nasıl geçti?” sorusuna öğrencilerden yanıtlar istendi.
Soruların yüzde 10'una bile yanıt veremeyenlerin “kendilerine güvenleri” müthişti.Onların “testin yüzde 60'ına doğru yanıt verdiklerini” düşündükleri; hatta “iyi günlerinde olmaları halinde yüzde 70 başarıya bile ulaşabileceklerine inandıkları” ortaya çıktı.
Soruların yüzde 90'ından fazlasını doğru yanıtlayanlar ise “en alçakgönüllü” deneklerdi; soruların yüzde 70'ine doğru yanıt verdiklerini düşünüyorlardı.
Tüm bu sonuçlar bir araya getirildi ve Dunning — Kruger Sendromu'nun metni yazıldı: “İşinde çok iyi olduğuna” yürekten inanan 'yetersiz' kişi, kendini ve yaptıklarını övmekten, her işte öne çıkmaktan ve aslında yapamayacağı işlere talip olmaktan hiçbir rahatsızlık duymaz! Aksine her şeyin hakkı olduğunu düşünür!
Ancak bu 'cahillik ve haddini bilmeme' karışımı mesleki açıdan müthiş bir itici güç oluşturur. Eksiler kariyer açısından artıya dönüşür.
Sonuçta, 'kifayetsiz muhterisler' her zaman ve her yerde daha hızlı yükselirler…
Bu arada, gerçekten bilgili ve yetenekli insanlar çalışma hayatında 'fazla alçak gönüllü' davranarak öne çıkmaz, yüksek görevlere kendiliklerinden talip olmaz, kıymetlerinin bilinmesini beklerler. Tabii beklerken kırılır, kendilerini daha da geriye çekerler.Muhtemelen üstleri tarafından da 'ihtiras eksikliği' ile suçlanırlar.
Şuan siz de çevrenizde olanları bir düşünün demeden hepinizin aklına birçok kişinin geldiğini biliyorum.
“Benim sayemde şu iş halloldu, falan işi düzelttim, büyük başarı elde ettik, ben olmasaydım bu kadar iyi olmazdı, ” gibi cümlelerin sahibi hep cehaletten gelen özgüvenin sonucudur. Birileri fark edilmeyi beklerken, birileri at koşturuyor.
Son dönemlerde kamu kurumlarına yapılan yerleştirmelerde liyakat meselesine dikkat edilmediği söylentileri hızla arttı. Eğer söylenenler doğruysa ülke olarak bizi bilimden uzak, cehaletin kol gezdiği bir gelecek bekliyor. Kara parçasının üzerindeki ruhsuz bedenler arttıkça, demokrasi, özgürlük, adalet kavramları anlamsızlaşmaya, değerini yitirmeye başlar. Otoritenin, üstünlerin hukukunun hakim olduğu bir Türkiye ile karşı karşıyayız.
Şu an mütevazı davranmanın, geride durmanın vakti değil. Hele fark edilmeyi beklemenin hiç değil. Herkes taşın altına elini koymalı. Yüksek sesle ülkemizi daha iyiye nasıl taşımamız gerektiğini haykırmalı.
Yazımı Bertrand Russel'in bir sözüyle bitiriyorum:
“Dünyanın sorunu, akıllılar hep kuşku içindeyken aptalların küstahça kendilerinden emin olmalarıdır.”
Yorumlar
Kalan Karakter: