'İntikam' ve 'Adalet' Aynı Şey Değil -1
Yaptıkları bir sosyal deneyde bu araştırma ekibi, dört kişilik bir grubun her bir üyesine 1 dolar verdi. Bu 1 doları isterlerse grubun ortak kasasına yatırabilecekleri, isterlerse kendilerine tutabilecekleri söylendi.
Yatırımı teşvik etmek için de grubun toplam parasına yüzde 40 kar payı vaat ettiler.
Grup için en karlı yatırım, herkesin parasını grup kasasına yatırmasıydı.Bireysel açıdan en karlı görünen ise 1 dolarını kendine tutup üstüne de diğerlerinin parasıyla oluşacak yatırımdan 25 cent’lik ekstra gelir elde etmekti.Yani, araştırmacıların deyişi ile ‘beleşçi’ takılmaktı.
Deneyin sonunda denek grubu içlerinden bir kişinin gizlice beleşçi olduğunu öğrendiler.Bu kişinin araştırmacıların gizli yönlendirmesiyle beleşçi olduğunu ise bilmiyorlardı.Kızgınlık ve enayi yerine konulmuş hissine
kapıldılar.
Grubun, araştırmacılarca ‘cezalandırıcı olmayanlar’ diye nitelendirilen üyelerine bir intikam fırsatı verilmedi.Araştırmacıların ‘cezalandırıcı’ diye adlandırdığı deneklere ise, beleşçinin sonraki gelirini düşürme cezası imkanı verilerek intikam almaları sağlandı.
Hem cezalandırıcıların hem de cezalandırıcı olmayanların duygusal durumları hem oyunun hemen ardından hem de 10 dakika geçtikten sonra iki kez ölçüldü. Bir de ‘gözlemci’ grup oluşturulmuştu.
Duygusal test sonuçları tam da Bacon’un tespitindeki gibiydi. Cezalandırıcılar, dışardan gözlemci grubun ‘bize yapılsaydı hissederdik’ dediği düzeyden bile daha kötü hissediyordu kendisini. Daha da çarpıcı olanı, cezalandırıcı grup intikam almalarına rağmen, cezalandırıcı olmayanlardan bile daha kötü hissetmeye devam ediyordu. Oyundan 10 dakika sonra yapılan testte cezalandırıcıların, beleşçilere olan öfkesinin hala dinmediği ve diğer iki gruptakilerden çok daha fazla olarak devam ettiği tespit edildi.
Kafalarının içinde sürekli bu öfkenin dönmesiyle, bir türlü konuyu aşamıyorlardı.
Journal of Personality and Social Psychology dergisinde 2008 yılında yayınlanan araştırmalarında, insanların, intikamın kendilerini daha iyi hissetmelerini sağlayacağı ve yine intikamın içlerindeki yarayı tamamen kapatacağı konusunda yaygın bir yanılgıya sahip oldukları vurgulandı.
Oysaki gerçekte intikam alan sürekli kendi yarasını deşerek, intikam şansı bulamayıp hayatına devam edenden daha kötü hissediyordu. İntikam fırsatı olmayan ise hayatında yeni şeylerle meşgul olup, daha hızlı unutuyor ve daha mutlu oluyordu.
İntikamın temelinde yatan iddia ‘adaleti sağlamak‘tır.
Oysa davranış psikolojisi araştırmaları, intikamın bir toplumda adaleti tesis etmekten çok, uygarlığın iptidai olduğu köy ortamlarındaki kan davalarında sıkça rastlanıldığı gibi, karşılıklı bir intikamlar kısır döngüsü yarattığını da tespit ediyordu. İntikam moral denge yaratan bir davranış değildi.
‘Adaletsizliği giderme’ iddiası üzerine kurulu intikamın temel sorunu şu ki, ‘adalet’in terazisi kişiden kişiye, bakış açısından bakış açısına değişkenlik gösterebilen bir şey.
Adalet terazisi insanların insafına bırakılamaz. Yargının, toplumdan ve devlet yönetiminden bağımsızlığının doğuş nedeni de budur.
New York Eyalet Üniversitesinden Arlene Stillwell’in yaptığı bir araştırma bunu doğrulayan bir tespitte bulunacaktı. Stilwell, görüştüğü deneklere hayatlarından iki deneyimlerini paylaşmalarını isteyecekti.
Birinde kendilerine yapılan haksızlığa karşılık verme fırsatı buldukları bir anılarını, diğerinde ise bir davranışlarından olumsuz etkilenen başka birinin kendilerinden intikam aldığı bir anılarını anlatmaları istendi.
Deneklerin anlatımında, kendileri intikamcı oldukları anılarında, davranışlarını son derece hakça ve adil gördükleri ancak, kendilerinin intikam alınan oldukları anılarında ise, kendilerine orantısız bir karşılık verilerek haksızlık yapıldığını düşündükleri gözlemlendi.
Bu aslında intikamın neden döngü yaratan bir şey olduğunu da açıklayan şey. İntikam alınan, kendisinin orantısız bir karşılık gördüğünü düşünerek yeni bir karşılık verme ihtiyacı hissediyor. Kan davası, tamamen bu mentalite üzerinden kuşaklar boyunca sürebilen bir mekanizma.
Psikolog Leon Seltzer da, Psychology Today’de yayınanlan bir yazısında, tarih boyunca ‘adalet’ ve ‘intikam’ın sıklıkla birbirine karıştırıldığına dikkatimizi çekiyor.
21’nci yüzyılda dünyanın hala bir çok iptidai toplumunda da intikam, adalet iddiasıyla sunulmaya devam ediyor.
(Devamı gelecek)
Yorum Yazma Kuralları
Lütfen yorum yaparken veya bir yorumu yanıtlarken aşağıda yer alan yorum yazma kurallarına dikkat ediniz.
Türkiye Cumhuriyeti yasalarına aykırı, suç veya suçluyu övme amaçlı yorumlar yapmayınız.
Küfür, argo, hakaret içerikli, nefret uyandıracak veya nefreti körükleyecek yorumlar yapmayınız.
Irkçı, cinsiyetçi, kişilik haklarını zedeleyen, taciz amaçlı veya saldırgan ifadeler kullanmayınız.
Türkçe imla kurallarına ve noktalama işaretlerine uygun cümleler kurmaya özen gösteriniz.
Yorumunuzu tamamı büyük harflerden oluşacak şekilde yazmayınız.
Gizli veya açık biçimde reklam, tanıtım amaçlı yorumlar yapmayınız.
Kendinizin veya bir başkasının kişisel bilgilerini paylaşmayınız.
Yorumlarınızın hukuki sorumluluğunu üstlendiğinizi, talep edilmesi halinde bilgilerinizin yetkili makamlarla paylaşılacağını unutmayınız.
Yorumlar
Kalan Karakter: