2000’li yılların başlarına kadar Şanlıurfa’da ve Türkiye’nin birçok ilinde kamu eliyle yapılan yatırımların büyük bölümü ya yarım kalır veya temel atıldıktan sonra bir daha akıllara gelmezdi. Seçim dönemlerinde seçmenin gazını almak, seçim yatırımı yapmak için göstermelik temel atmalar yapılır, seçim kaybedilse de kazanılsa da hükümet uzun ömürlü olmadığından ve bütçede genellikle sıkıntı olduğundan yatırımlar bu talihsizliği yaşardı.
Bu durumdaki yatırımlar, ilgili bakanın veya dişli bir milletvekilinin memleketindeyse, bir yolu bulunup iş tamamlanır ve o konu üzerinden siyasi rant devşirilmeye çalışılırdı.
Adına, 500 yataklı dediğimiz Mehmet Akif İnan Eğitim ve Araştırma Hastanesi de bu yatırımlardan biriydi. Kimilerine göre çok yanlış bir bölgeye, gereksiz yere dünyalar kadar kazı yapılarak inşa edilmişti. Kimilerine göre bu yatırım çöpe gidecekti. Hastaneni makine, teçhizat ve insan trafiğinin göz ardı edilerek projelendirildiği apaçık belli olan hastane binası, bin bir zorlukla yıllar içinde tamamlandı. Hastane inşaatı tamamlandıktan sonra bu kez tefrişat için bütçe bulunamadı. Ne Urfa Sağlık Müdürlüğü, ne valilik ne de milletvekilleri bu işe bütçe temin etmeye muvaffak olamadı. Sonunda bir kampanya başlatıldı. Vatandaşlar ve kamu kurum kuruluşları seferber olarak hastanenin tefrişatını büyük oranda tamamladılar. Tefrişat da tamamlanınca bu kez binanın çok yanlış inşa edildiği ortaya çıktı. Hastane ekipmanları mevcut kapılardan geçmeyince, duvarlar yıkılıp cihazlar içeriye kondu. Devasa arazisine rağmen yeterli gelmeyen hastane binasına sürekli eklentiler yapılmaya devam ederken, Eyyübiye’de 800 Yataklı Şanlıurfa Eğitim ve Araştırma Hastanesi ile Harran Üniversitesi Tıp Fakültesi hastanesi hizmete girdi.
Halk yarım kalan ve ölü yatırım denilen dönemi unutmuşken, AK Parti iktidarının 20’nci yılında Urfa’da bu konu yeniden gündeme gelmeye başladı. Ancak bu kez çok farklı bir durum vardı. Yatırımlar tamamlanmış ancak, yapıldığına yapılacağına pişman olunmuş gibi sırt dönülmüştü.
Bugünlerde vatandaş, tamamlanıp ancak çöpe atılan bu yatırımların hesabını soruyor.
Karaköprü’de yaptırılan Yaşam Park ve Çocuk Oyun Dünyası, Haliliye’de yaptırılarak önce hastane olması düşünülen sonra belirsizliğin kaderine terkedilen bina bu yatırımlardan akla gelen ilk birkaç tanesi.
Güçlü bir iktidar, aynı partiden belediyeler ve büyük bir halk desteğine rağmen ölü yatırım konusunun yeniden gündeme gelmesi kabul edilebilir değil. Halk bunu kabul etmiyor. Dünyalarca harcama yapılmasına rağmen milli servetin göz göre göre heba edilmesini hazmedemiyor.
Bu konuda sorumluluk sahipleri üzerlerine düşen vazifeyi yerin getirmeli, ölü yatırım konusunu halkın gündeminden çıkarmalıdır. Atıl halde bulunan Yaşam Park ve Çocuk Oyun Dünyasını işletmeye özel sektör bile talip. Eğer hastane olacaksa, halk 500 yataklı hastaneyi tefriş ettiği gibi Haliliye’deki atıl binayı da tefriş etmeye muktedirdir.
Selametle.
Yorumlar
Kalan Karakter: