Şanlıurfa’da son günlerde yine arazi kavgalarının yol açtığı cinayetlerle sarsılıyor. GAP Projesinin hayata geçirilmesinin ardından arazilerin değerlenmesi, kırsalda çok sayıda sebeplerden dolayı ne yazık ki her yıl onlarca insanımız göz göre göre ölüyor. Güneydoğunun kanayan yarası haline gelen kan davaları ne acıdır ki sadece Şanlıurfa, Mardin ve çevresinde yaşanıyor. Bu ölümlü kavgaların başlıca sebeplerini bazen uzmanlar dile getiriyorlar. Bende son olarak Haliliye ilçesine bağlı Eğerkıran kırsalında yaşanan olay sonrası bu konuyu tekrar gündeme getirmek istedim. Şanlıurfa’da özellikle, Siverek, Viranşehir, Haliliye kırsal bölgelerinde yaşanan ve çoğu cinayetle sonuçlanan olayların sebeplerini sizler paylaşmak istedim.
Kan davalarına yol açan sebeplerin başında Arazi toplulaştırmasın adilce yapılamaması, Devletin malına sahip çıkamaması (hazine ve mera alanları), Devlet otoritesinin olmaması, Güvenlik güçlerinin güçlü aileleri kollaması en büyük sebeplerdendir. Bu sebeplere birde ‘hatalı siyasi politikalarda eklendiği an cinayetler kaçınılmaz oluyor.
Şanlıurfa’da Tapu, kadastro çalışmalarının sağlıklı bir şekilde yürütülmemesi, mülkiyet, sınır ihtilaflarının çözümünde sürecin yavaş ilerlemesi, mera alanı ve hazine arazisi işgallerinde devletin geri planda durmasıyla vatandaşların karşı karşıya gelmesi, devlete ait yerlerde haksız tapulaştırmaya gidilmesi, tarımsal amaçlı hazine arazilerinin rant kapısına dönüşmesi, arazi toplulaştırma projelerindeki yanlışlıklar gibi birçok etkenin Güneydoğu’da toprak husumetinin fitilini ateşliyor. Toprak Reformu Genel Müdürlüğü tarafından yürütülen toplulaştırma çalışmalarının Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü’ne devredilmesiyle sürecin daha da yavaşladığı, gecikmeler neticesinde mağduriyetlerin oluştuğu, anlaşmazlıklar çoğaldı. “Arazi toplulaştırma anlaşmazlıklarında adil ve hakkaniyetli bir şekilde hakem rolü üstlenerek tarafları bir masa etrafında toplamak yerine kenara çekilip, ‘Bürokratların gidin Kendi aranızda çözün’ şeklindeki yaklaşım, karşı karşıya gelen vatandaşların kavga etmesine yol açmaktadır. Arazi ihtilaflarının ivedilikle çözüme kavuşturulması için acilen çözüm komisyonu kurulmalıdır.
Kan ve gözyaşının dinmesi için Şanlıurfa’nın yeni Valisi Sayın Salih Ayhan’a önemli bir sorumluluk düşüyor. İlçelerde işgal edilen arazilerin korunması ve yapılaşmanın önüne geçilmesi için Belediyelerden yetki alınmalıdır. Belediye Başkanları siyasi makam oldukları için işgal edilen konutların yıkımlarını gerçekleştiremiyorlar. İşgal edilen arazilere önlem alamıyorlar. Hazine ve mera alanlarının korunması için Valilik tarafından bir kuruma yetki verilmeli, güvenlik güçleri ve yargı erken kararlar almalıdır. İl genelinde son yıllarda yaşanan otorite boşluğu, yetkili memurların ‘KÖR’ olmasından dolayı işgal edilmeyen bir m2 arazi kalmadı ve kalmayacaktır da. O nedenle, göz göre göre elden giden Harran ovası dahil, Karaköprü Hamurkesen , Gülpınar, Tülmen ve Haliliye bölgesinde ki verimli arazilerin olduğu alanlara mantar gibi yükselen yapılaşmalara-bağevlerine dur denilmelidir. Vali Ayhan beyin, belediye Başkanları ve muhtarları toplayarak kesin kararlılığını söylemelidir, Devletin gücünü göstermelidir. Örneğin, Karaköprü ilçesine bağlı Sayburç köyünde 10 yıl önce yaşanan bir cinayetten dolayı, ölen taraf, köydeki tüm evleri yakıp-yıktı, sonra barış sağlandı, kan bedeli ödendi, ama barış sözde kaldı. Köyden kovulan aileler yıllardır tarlalarını süremiyor, fıstık ağaçlarını hasat edemiyorlar. Bunun gibi onlarca sorunlu köy var…
Şanlıurfa’da kan davalarını çözen önemli kanaat önderleri var. Bu şahsılarla tekrar bir araya gelinse eminim ki, Şanlıurfa’da onlarca kan davası çözülmüş olacaktır. En hayırlı İş, kan davalı aileleri barıştırmak olacaktır.
Şanlıurfa’da artık kan davalarının son bulması dileğiyle kalın sağlıcakla.
Yorumlar
Kalan Karakter: