İş'sizlik mi?
Bir gece TRT belgesel kanalında güzel bir program seyrettim. Bu belgesel Afrika da çekilmiş ve ismi Yakup olan bir adamın hayatını konu alıyordu. Yakup, ağaç oymacılığıyla balıkçılara kayık yapan birisi, öyle zahmetli bir iş yapıyor ki bu adam, inanın zahmetinin karşılığını parayla ölçmek mümkün değil.
İlk etapta koca ağacı alıyor ve bu ağacı haftalar süren bir oyma ve düzenleme çalışmalarının ardından kayığa dönüştürüp çok cüzi fiyatlarla müşterilerine satıyor. Üstelik bu adam fakirliğin kendisine babadan kalma olduğunu ve asla zengin olamayacağını hatta kendi çıraklarının bile bu işle bir yerlere varamayacağını gayet iyi bilen ve bunu çekinmeden dillendiren birisi.
Üstelik çırakları bile başka işleri olmadığından dolayı bu işi yapmak zorunda olduklarını söylüyor ve ellerindeki işe sımsıkı sarılarak yapmaya çalışıyorlar. Öğlen yemekleri bile lapadan ibaret olan bu insanların mesai sonunda yaptıkları şey ise takdire şayandı. Zira bu insanlar ilk etapta camiye gidip ibadetlerini yapıyor, ardından ise dini sohbetlere katılarak Allah'a olan kulluk görevlerini de yerine getiriyorlardı.
Evet, aslında bu insanı iş konusunda şikâyetleri arşı bulan tüm insanların izlemesini isterdim. Ülkemizin en büyük iş sorunlarından birisi ise işsizlik değil aslında, bana göre iş beğenmezlik birinci sırada. İnsanlarımızın en büyük özelliklerinden birisi de ilk etapta işe girebilmek için yapamayacağı şey kalmaz.
Fakat işin mahiyeti ortaya çıkınca da ben bu işi yapamam diye yan dönmeye başlar. Oysaki vasfına baktığımız zaman bu kişinin hiçbir özelliğinin olmadığını görmekteyiz. Hatta buna ek olarak bazı kişiler ise zor bela işe yerleşir fakat bu kez de bulunduğu iş yerinde daha rahat bir pozisyonda çalışabilmek için bin bir türlü film fırıldak çevirmekten de geri kalmaz.
Bazıları ise bu kez de Suriyelilerden şikayetçi olmaya başlar. Onlara göre Suriyeliler onları yerlerinden eden çalışmalarına mani olan kişilerdir. Fakat çalışma konusunda asla hatayı kendisinde aramaz. Sonrada Suriyeliler yarı fiyatına çalışıyor diye naralar atmaktan da geri kalmazlar.
Fakat olay ne yazık ki öyle değil, insanlarımız iş beğenmiyor. Sürekli rahat bir işin peşine düşmek ve kendi şartlarında çalışmak istiyorlar. Az öncede silere bahsettiğim Afrikalı şükür timsali Yakup ustanın yaşantısı gibi olmalıdır.
Oysaki işimizi elimizden ne bir Suriyeli almıştır, nede başka birisi bizi işimizden etmiştir. Olay tamamen bizim kendi düşüncemizden kaynaklanan bir durumdan öte bir şey değildir. Haline şükretmeyen toplumların yani insanların çöküşü de uzun olmayacaktır.
Yorum Yazma Kuralları
Lütfen yorum yaparken veya bir yorumu yanıtlarken aşağıda yer alan yorum yazma kurallarına dikkat ediniz.
Türkiye Cumhuriyeti yasalarına aykırı, suç veya suçluyu övme amaçlı yorumlar yapmayınız.
Küfür, argo, hakaret içerikli, nefret uyandıracak veya nefreti körükleyecek yorumlar yapmayınız.
Irkçı, cinsiyetçi, kişilik haklarını zedeleyen, taciz amaçlı veya saldırgan ifadeler kullanmayınız.
Türkçe imla kurallarına ve noktalama işaretlerine uygun cümleler kurmaya özen gösteriniz.
Yorumunuzu tamamı büyük harflerden oluşacak şekilde yazmayınız.
Gizli veya açık biçimde reklam, tanıtım amaçlı yorumlar yapmayınız.
Kendinizin veya bir başkasının kişisel bilgilerini paylaşmayınız.
Yorumlarınızın hukuki sorumluluğunu üstlendiğinizi, talep edilmesi halinde bilgilerinizin yetkili makamlarla paylaşılacağını unutmayınız.
Yorumlar
Kalan Karakter: