Şanlıurfa’da her çocuğun muhakkak uğradığı kapı olmuştur pamuk tarlası, kimi çocuğun kundağı kimi çocuğun hayatı olmuştur.
Diğer yerlere göre sosyal yaşantısı, hayatları olmayan Urfalı tarım işçileri çocuklarıyla birlikte Mayıs- Nisan ayının gelmesiyle bu zorlu sürece başlıyorlar. Bu durumdan en çok zarar gören de çocuk işçiler oluyor. Diğer arkadaşlarına göre hem okuldan erken ayrılmak zorunda kalıyor hem de eğitim hayatları noktalanıyor.
Başka bir arayış kapısı bulamayan çocuklar Nisan-Mayıs ayında okul sınavlarını bitirip mevsimlik göç için başka illerin yollarını tutuyor, oysa tarımın başkenti olan bu kutsal topraklardan göç vermek bir utanç tablosudur.
Mardin’de Şanlıurfalı tarım işçilerini taşıyan minibüsün şarampole devrilmesi sonucu 2 kişi öldü, 17 kişi yaralandı. Ordu’nun Ünye ilçesince mevsimlik tarım işçileri kaza yaptı 13 kişi yaralandı. Malatya’dan kaysı toplamaya giden Siverekli tarım işçileri eve dönerken kaza yaptı 14 kişi yaralandı. Amasya’da, Şanlıurfalı tarım işçilerini taşıyan minibüs ile otomobilin çarpışması sonucu 20 kişi yaralandı. Bunlar sadece sayabildiklerimden birkaç tanesi bunlara sizce birer utanç tablosu değil mi?
Bizler o kadar toprağa, zengin bitki örtüsüne sahipken bizim vatandaşımız neden pamuk, fındık, çapa, soğan işçiliği yolunda can veriyor? Neden sağlam bir şekilde ekmek parası kazanmaya gidenlerin beyaz örtüye sarılı cenazeleri bize geliyor? Hiçbir vatandaşımız bunu hak etmiyor.
Bu uğraşta birlik olmamız lazım, birbirimizin arkasından Urfalıların deyimiyle hasetlik yapacağımıza el ele verip Şanlıurfa için çalışmamız lazım.
Bu kadar zorlukla karşı karşıya kalan tarım işçilerine sorun bir de o kadar uğraşa rağmen hak ettiklerini alabiliyor mu? Tarla sahipleri az yevmiye vermenin peşinde, dayı başları kendine düşen payın peşinde ama sabahın erken saatlerinde canla başla çalışan, çocuklarına yedirecek yemek vaktini bile bulamayan Urfalı hemşerilerim ise sadece ekmek parasının derdinde…
Bende bu yollardan geçtim, Ankara’nın o sert soğuğunda benimde ellerim çatladı, Diyarbakır’da ki pamuk tarlasında sabahları düşen çiğden bende ıslandım, Kayseri’de ki şeker pancarı tarlasında benimde yüzüm yandı ama gelin görün ki bu hep öyle geldi öyle gitmesin diyoruz.
Artık işçi kazası haberi almak istemiyoruz. Bu kutsal toprakların işlenmesini ve Urfalıların hak ettikleri dereceye gelmelerini istiyoruz. Bu uğraş için elini taşın altına koyan her kim varsa şimdiden yüreğinden öpüyorum.
Yorumlar
Kalan Karakter: