Hobi olan mikrofon fobi olmuş!
Şarkı söylenmek ya da bir seminerde konuşma yapmak için konulan mikrofon o kadar korkunç olmasa da muhabirin elindeki mikrofon oldukça korkunç görülüyor insanların gözünde. Özellikle bir durumu eleştirenler, mikrofon gördüklerinde kaçacak yer arıyor. Sanki mikrofona konuşmak toplum suçuymuş gibi izlenim var insanlarda.
Mikrofonu bir fobi olarak gören insanlar eleştirinin, sorununu dile getirmenin, hatta o sorununu aktaran gazeteciliğin ne olduğunu tam anlamayanlardır bana göre. Her insanın sorununu, taleplerini ilgili kurumlara ve kişilere aktarmaya hakkı vardır. Ama insanların birçoğu yaşadıkları sorunları dile getirmenin suç teşkil edeceğini ve toplumdan dışlanacakları düşüncesine kapılıyor. Buna Şanlıurfa'da çok kez şahit oldum.
Vatandaşın sorunlarını, taleplerini gerekli mercilere aktaran, kurumların da duyurularını vatandaşlara aktaran gazeteciler, sadece aktarıcı görevi taşır. Ancak bu durum pek anlaşılmadığı için hem toplum tarafından hem de kurumlar tarafından zaman zaman gazeteciler hedef haline geliyor.
Şanlıurfa'da gazeteci kimdir? diye bir soru sorulursa, gazetecilerle iletişimi olmayanlar, “En gereksiz mesleklerden birini yapan bireylerdir” cevabını verir muhtemelen. Siyaseti biraz daha yakından takip edenler “Gazeteci, kurumlardan para almasına karşılık kurumlardaki sorunları saklamaya çalışan, sadece onların istediği metinleri yayınlayan, onları öven paradan başka hiçbir şey düşünmeyen bireylerdir” yanıtını yöneltebilirler. Ama gazeteci, kendi görüşünü bile yansıtmadan yönetenle yönetilen arasındaki bilgi akışını sağlayan bireyler olduğunu savunanların sayısı çok az.
Toplumda bir sorun yaşanıyorsa hemen dikkatler gazetecilere çevrilir. Bu memlekette sorunları gündeme getirecek gazetecilerin olmadığı söylenir. Öte yandan yaşanan bir sorundan dolayı bir kurum eleştiriliyorsa yöneticilerin hedefi yine gazeteciler olur ve kendilerine iftira atıldığı belirtilir.
Elbette söz konusu tarafsızlığını yitiren ve meslek kurallarına aykırı olan gazeteciler de var. Bu durum sadece gazetecilikte değil, her meslekte mevcuttur. Ama toplumumuzda yaşın yanında kuru da yanıyor. Bir gazetecinin hatası tüm gazetecilere yansıtılıyor. Bu durum yanlış düşüncelere, yanlış yönlendirmelere neden oluyor.
Her yerde olduğu gibi Şanlıurfa'da da hem kurumda çalışan hem de kendisine gazeteci diyenler var. Bana sorarsanız, bir gazeteci bir kurumda çalışarak maaş alıyorsa, bu kişi gazeteciliğini yitirmiştir. Çünkü her kurumda eksiklik yaşanabilir ve kendisini gazeteci olarak tanıtan biri asla çalıştığı bir kurumu eleştiremez. Yeri geldiğinde gösterilen başarıları topluma yansıtmayan, yeri geldiğinde ise toplumun sıkıntısını yöneticilere yansıtmayan da gazeteciliğini yitirmiş olur. Öyle her gördüğü sorunu gündeme taşıyacak demiyorum, çünkü her ne kadar dördüncü güç olarak görülse de gazeteciliğin de belli kuralları vardır.
Sosyal medyada vatandaşlar tarafından öyle şeyler paylaşılıyor ki sanki tek suçlu gazetecilermiş gibi izlenim oluşturuyorlar. Bir kişi sorun yaşayan bir mahallenin fotoğrafını sosyal medyada paylaşıyor, altına da gazetecilerin siyasilerle kol kola gezdiği ve vatandaşların sorununun hiçbir şekilde aktarılmadığı notunu ekliyor. Paylaşımın altına yapılan yorumlarda sallayan sallayana. Artık nerede durursa!
Yazık! Bir türlü ezber konuşma yöntemini aşamadı toplumumuz. Sözün bilmeden, anlamadan yorum yapanlara. Gazeteciliğin ne olduğunu bilmiyorsanız, oturun araştırın! Gündemi takip ederseniz sorunların gündeme getirilip getirilmediğini görürsünüz! Unutmayın ki şovmenler daha çabuk toplumda tanınır! Emin olun ki bahsettiğiniz de o şovmenlerdir ama ayırt edemiyorsunuz. Araştırmayan bir toplum sadece görünenleri görür, arkasında kalanlara bakmaya acizdir. Hiçbir şey bilmiyorsanız bari susun! Gazetecilik mesleğini hakkıyla yapanların emeğini göremiyorsanız inkar da etmeyin!
Gazetelerin abone ücretlerini bile rüşvet olarak görenler var. Sanıyorlar ki kurumlar gazete abonesi olduklarında o gazete hiçbir kurumu, yöneticiyi eleştirmeyecek. Yanılıyorsunuz! Bunu savunanların birçoğu, yaşadığı sorunların çözümünü nerede arayacağını bilemez. Bir gazeteciye sorunu iletir ama belgesi yoktur, hep önerileri vardır.
Bu önerileri mikrofona konuşarak iletmesini söyleyen gazeteciye, “Yok ben konuşamam, sen böyle şöyle yaz” der. Ama kamerayı kapattığın anda başlar bülbül gibi şakırdamaya. İşte bu yüzden anlıyoruz ki mikrofon bir fobi olmuş.
Aynı kişilere çözümü anında bulacak bir muhatap getirseniz, malum kişi sorununun olmadığını belirtir. İşte sorunların çözüme kavuşmamasının en önemli nedeni de budur. Sorunun kime, nasıl aktarılacağı ve çözümün nereden geleceği bilinmiyor.
Lütfen kimin ne yaptığını iyi bir şekilde analiz ettikten sonra yorum yapın! Başkası asla sizin yerinize konuşmaz. Önce sorununuzu dile getirmekten çekinmeyin, talebinizi gündeme taşımayan gazeteciyi eleştirin! Yaşın yanında kurunun da yanmasına neden olmayın!
Yorum Yazma Kuralları
Lütfen yorum yaparken veya bir yorumu yanıtlarken aşağıda yer alan yorum yazma kurallarına dikkat ediniz.
Türkiye Cumhuriyeti yasalarına aykırı, suç veya suçluyu övme amaçlı yorumlar yapmayınız.
Küfür, argo, hakaret içerikli, nefret uyandıracak veya nefreti körükleyecek yorumlar yapmayınız.
Irkçı, cinsiyetçi, kişilik haklarını zedeleyen, taciz amaçlı veya saldırgan ifadeler kullanmayınız.
Türkçe imla kurallarına ve noktalama işaretlerine uygun cümleler kurmaya özen gösteriniz.
Yorumunuzu tamamı büyük harflerden oluşacak şekilde yazmayınız.
Gizli veya açık biçimde reklam, tanıtım amaçlı yorumlar yapmayınız.
Kendinizin veya bir başkasının kişisel bilgilerini paylaşmayınız.
Yorumlarınızın hukuki sorumluluğunu üstlendiğinizi, talep edilmesi halinde bilgilerinizin yetkili makamlarla paylaşılacağını unutmayınız.
Yorumlar
Kalan Karakter: