Şekerimiz de kağıt serüveni gibi mi olacak!
Kağıt mühendisi ünvanıyla Türkiye'ye dönen Mehmet Ali Kağıtçı'nın tek hedefi vardı: Türk kağıt sanayisini kurma ideali. Dış devletlerin önde gelen şirketlerinden her ne kadar iyi teklifler yağsa da o ülkesini düşünüyordu; memleketi kurtaracak olan idealistlerden olma yolundaydı.
Ve sonunda Mehmet Ali, hükümetin de desteğini alarak 1936'da İzmit'te ilk büyük kağıt fabrikasının açılmasına vesile olmuştu. Ardından Balıkkesir'de de bir fabrika açılmıştı.
Bu fabrika, ilk önce 10 bin tonluk üretim kapasitesini 1980 yılına kadar 140 bin tona çıkarmıştı. Ülkenin bütün kağıt ihtiyacının yanında gazete ve dergilerin de kağıdı buradan karşılanıyordu.
Söz konusu fabrika Türkiye'nin ilk, dünyanın en büyük kağıt fabrikası konumuna gelmişti. Ancak daha sonra 12 bin 345 metrekare üzerine kurulu olan bu devasa fabrikanın teknolojisini yenileyemediği, zarar ettiği söylemleri ile özelleştirme kararı alınmıştı.
1990 yılından sonra kağıt üretimi azalmış; SEKA'nın Bolu, Dalaman, Afyon, Çaycuma, Balıkesir, Aksu, Kastamonu fabrikalarıyla çeşitli ürünler imal edilen diğer tesisleri ve Ankara'daki alım satım müdürlüğü binası özelleştirme kararlarıyla satılmıştı.
SEKA'nın yerleri betonlaşmış, binalar yükselmişti. Ancak sıra İzmit'te bulunan fabrikaya gelince kent direnmişti.
7 bin 500 işçi çalıştıran son fabrika da özelleştirilerek 2005 yılında kapatılmıştı. 2016 yılında ise hayalete dönüşen bu fabrika müzeye dönüştürüldü.
Devasa kağıt fabrikasının kapanması ile artık Anadolu'ya Kocaeli'den kağıt gelmiyordu. Basın yayın organları ve diğer kağıt üretiminde Türkiye artık dışa bağımlı hale gelmişti.
Şu anda Türkiye'nin kağıt üretimi 250 bin ton ancak kağıt ihtiyacı 800 bin ton. Yani en büyük kağıt fabrikası kapatılmasaydı, şu anda kağıt üretimi daha da artarak başka ülkelere bile ihracat yapıyor olacaktık. Ancak şimdi Çin'den, Rusya'dan kağıt alıyoruz.
Zamanla yayın kuruluşları sırf kağıt maliyetinden dolayı kapılarına kilit vurdu.
Türkiye'deki kağıt fabrikası serüveni bu şekilde yaşanırken, aynı senaryoyu bu kez şeker fabrikalarında görüyoruz.
Türkiye'de 25'i devlete, 8'i ise özel sektöre ait toplam 33 şeker fabrikası vardı. Yıllık 3,1 milyon ton üretim ile Türkiye'nin şeker ihtiyacı bu fabrikalardan karşılanıyor.
Bugün 14 şeker fabrikamız özelleştirme ile gündemde iken bazı fabrikalar satıldı bile. Bor, Çorum, Kırşehir, Yozgat, Erzincan, Erzurum, Ilgın, Turhal, Afyon, Alpullu, Burdur, Elbistan ve Muş fabrikaları özelleştirilme yolunda.
Nedeni ise aynı: Şeker fabrikaları zarar ediyor.
Şeker fabrikalarının özelleştirilmesi ile şeker üretimi aksamayacakmış, çiftçiler yine pancarlarını orada işleterek şekere dönüştürebilecekmiş.
Yapmayın etmeyin! O fabrikalar gün gelir kapatılır, yerine ya bina dikilir ya da başka bir şey yapılır. Olan yine bize olur.
Vazgeçilmez gıdamız olan şekeri almak için başka ülkelere bağımlı oluruz. Daha sonra döviz kuru ile şeker fiyatları yükselir, alamaz duruma geliriz.
Yorum Yazma Kuralları
Lütfen yorum yaparken veya bir yorumu yanıtlarken aşağıda yer alan yorum yazma kurallarına dikkat ediniz.
Türkiye Cumhuriyeti yasalarına aykırı, suç veya suçluyu övme amaçlı yorumlar yapmayınız.
Küfür, argo, hakaret içerikli, nefret uyandıracak veya nefreti körükleyecek yorumlar yapmayınız.
Irkçı, cinsiyetçi, kişilik haklarını zedeleyen, taciz amaçlı veya saldırgan ifadeler kullanmayınız.
Türkçe imla kurallarına ve noktalama işaretlerine uygun cümleler kurmaya özen gösteriniz.
Yorumunuzu tamamı büyük harflerden oluşacak şekilde yazmayınız.
Gizli veya açık biçimde reklam, tanıtım amaçlı yorumlar yapmayınız.
Kendinizin veya bir başkasının kişisel bilgilerini paylaşmayınız.
Yorumlarınızın hukuki sorumluluğunu üstlendiğinizi, talep edilmesi halinde bilgilerinizin yetkili makamlarla paylaşılacağını unutmayınız.
Yorumlar
Kalan Karakter: