Vicdanınız rahat mı?
Her gün ülkemizin yaptığı yatırımlarla, projelerle büyüdüğümüzü, hergün bir adım öne geçtiğimizi sanıyoruz. Yapılan köprüler, tüneller, havaalanları, yollar, sanayi, sağlık gibi alanlarda eskiye göre oldukça gelişme kat ettiğimizi sanıyoruz. Ama dönüp baktığımızda hiç de öyle değilmiş.
Ne faydası var ki! sağlığımız yerinde olmadıktan sonra... Ne yapalım biz duble yolu, yerli otomobili, köprüyü, tüneli... Sağlığımız yerinde değil diyorum. Çünkü sağlık alanında daha çok eksiğimiz var. Bir hastalıktır insanları eriten ve tedavisi olmayan.
Biraz bu tedavisi olmayan ve bunun için de çalışma yapılmadığı için insanları perişan eden SSPE hastalığına değinmek istiyorum. Kimi 5, kimi 10, kimi de 15 yıldır bu hastalıkla mücadele ediyor. Dile kolay gelir ancak bir düşünün ki 15 yıldır gün yüzü görmeden yatakta bir hastalıkla mücadele eden çocuklar var. Diğer çocuklar gibi koşamıyor, oynayamıyor, gülemiyor...
Bir de bu çocukların ailesini düşünelim... Çocuğuyla birlikte evde hapis hayatı yaşayan bir anne... Çocuğunun tedavisi olmadığını bile bile her gün bir umutla yaşayan bir anne... Çocuğunun aynı sofrada oturarak yemek yemesini isteyen ve çocuğuna bakarak her gün ağlayan bir anne... İşte bu yüzden her gün gözleri önünde eriyen çocuğunun durumuna ağlayan ve çaresizlikten feryadı yükselen bir anne düşünün.
Ya da inşaatta çalışarak evin geçimini tek başına üstlenerek ve tek oğlunun ise SSPE hastası olan bir babanın durumu... Gözleri dolarak anlatıyor: "Oğlumun hastalığı için olmayan tedavi peşinden mi koşturayım; her gün gözlerimin önünde eriyen çocuğumun durumuna mı üzüleyim; evin geçimi için mi koşturayım yoksa bunun için hiçbir çalışma yapılmamasına mı isyan edeyim... Ne yapayım?"
Bunun gibi binlerce ailenin feryadı yükseliyor ama bu feryadı duyan olmuyor. Sadece Şanlıurfa'da resmi rakamlara göre 1600'ün üstünde SSPE hastası var. Bu hastalıktan dolayı kaybedilen çocuklar... Yanlış tedaviler sonucu bu hale gelen fidanlar... Her feryadı yükselen ailenin ise tek isteği buna bir çözüm bulunmasıdır. En çok da çalmadıkları kapı bırakmamalarına rağmen çaresiz bir şekilde bir umut bekleyen ailelerin durumu vicdanları sızlatıyor.
Bu hastalığa çare olarak kök hücre nakli yapılmaya başlansa da maddi durumları kötü olan aileleri yine çaresiz bırakıyor. En fazla hastanın bulunduğu Şanlıurfa'da bu ameliyatı yapacak hastanenin ve doktorun olmaması çaresizlik üstüne bir yenisini daha ekliyor.
Çaresiz bir şekilde bir umut bekleyen ailelerin de kırgınlığı, burada başlıyor. Devlet yetkililerinin bu hastalık için bir çalışma yapmamasına, en fazla hastanın bulunduğu Şanlıurfa'da 11 milletvekili ve 1 bakanın olmasına rağmen bu konunun gündeme getirilmemesine kırgınlar.
İşte bu yüzden ne yapalım yolu, köprüyü, tüneli, sanayiyi, yerli otomobili... Sağlığımız kötü, sağlığımızı istiyoruz...
Yorum Yazma Kuralları
Lütfen yorum yaparken veya bir yorumu yanıtlarken aşağıda yer alan yorum yazma kurallarına dikkat ediniz.
Türkiye Cumhuriyeti yasalarına aykırı, suç veya suçluyu övme amaçlı yorumlar yapmayınız.
Küfür, argo, hakaret içerikli, nefret uyandıracak veya nefreti körükleyecek yorumlar yapmayınız.
Irkçı, cinsiyetçi, kişilik haklarını zedeleyen, taciz amaçlı veya saldırgan ifadeler kullanmayınız.
Türkçe imla kurallarına ve noktalama işaretlerine uygun cümleler kurmaya özen gösteriniz.
Yorumunuzu tamamı büyük harflerden oluşacak şekilde yazmayınız.
Gizli veya açık biçimde reklam, tanıtım amaçlı yorumlar yapmayınız.
Kendinizin veya bir başkasının kişisel bilgilerini paylaşmayınız.
Yorumlarınızın hukuki sorumluluğunu üstlendiğinizi, talep edilmesi halinde bilgilerinizin yetkili makamlarla paylaşılacağını unutmayınız.
Yorumlar
Kalan Karakter: