Bir şehri anlamak Türkiye’yi anlamak olacaktır. Bu şehri geliştirmek Türkiye’yi geliştirmek olacaktır. Bu cümlelerin tam karşılığı olan il Şanlıurfa’dır.
Sümerlerin Ur şehrinin burası olduğu rivayet edilir. Anlatılanlara göre eski Yunanlılar Enoch’un insanlara şehirler kurmayı öğrettiğini ve onun devrinde 180 şehir kurulduğunu, bunların en küçüğünün Urhai veya diğer bir okunuşla Orhay yani Urfa olduğu söylenilmektedir.
Bu rivayete göre İdris peygamber Nuh peygamberden önce geldiğinden Urfa Nuh tufanından önce kurulmuştur. Nuh tufanında bütün dünya gibi Urfa’da harap oldu. Fakat tufandan sonra dünya yeniden kuruldu ve Urfa da tarihte ki yerini aldı. Yine anlatıldığına göre Nuh tufanından sonra Babil’de hüküm süren Nemrut üç şehir inşa etmişti. Bunlardan biri de Urfa şehridir. Bu şehir önce Arach ve daha sonra zaman süreci içinde Erech, Orhay, Edessa ve Ruha isimlerini almıştır. Osmanlı devrinde Urfa denilmeye başlanmıştır. Başka bir rivayetle Orhay isminin Urfa’ya dönüştürülmesi daha uygun görülmektedir.
Şanlıurfa Kültürel Anlamda Çok Dolu
Tarihi bu kadar eski bir şehir olan Şanlıurfa için neler söylense o kadar azdır. O kadar eski tarih içerisinde kültür anlamında Şanlıurfa’da çeşitlilik olması insanları şaşırtırken henüz keşfedilmemiş ve keşfi süren birçok yerle de merak uyandırmaya devam ediyor. Hazreti İbrahim'in doğduğu ve ateşe atıldığı yer olarak rivayet edilen Balıklıgöl ve Tarihin sıfır noktası olarak nitelendirilen Göbeklitepe’nin de aralarında bulunduğu tarihi ve turistik yerlere ev sahipliği yapan Şanlıurfa, 2021 yılında da ziyaretçi akınına uğradı. Geçtiğimiz yıl kent merkezi ile ilçelerde konaklayan yerli ve yabancı turist sayısı 796 bin kişi olarak kayıtlara geçti. Bu sayının 41 binini yabancı turistler oluşturdu. Günübirlik sayı olarak söylense bu rakamın 2 hatta 2 buçuk olduğu da söyleniyor. Yani Şanlıurfa’yı turistler hiç boş bırakmıyor.
Kültürel anlamda dolu olan Şanlıurfa’da bazı yerler daha fazla turist çekiyor. Birçok eserin olduğu her yıl binlerce turistik uğrak yeri olan Şanlıurfa Arkeoloji Müzesi 2015 yılında Haleplibahçede’ki yerinde ağırlamıştır. Şanlıurfa Müzesi sahip olduğu 74.000 eser sayısı ile Türkiye’nin 5. büyük müzesidir. Paleolitik dönemden günümüze değin birçok eseri Şanlıurfa Müzesi’nde görmek mümkündür. “12.000 Yıllık Dünyanın En Eski Heykeli: Balıklıgöl Heykeli” müzede sergilenmiştir. Ateşin serin ve selamet olduğu yer olarak söylenen Halil Ür-Rahman Gölü yani Balıklıgöl’de her gelen turistin uğrak yeri olarak akıllarda yer tutmuştur. Kutsal kitaplara göre; Urfa’da yaşayan (muhtemelen M.Ö. 2.000 yıllarında)Nemrud Bin Ken’an’ın ilahlığını reddeden ve akıl yoluyla Rabbini bulan ilk insan Hz. İbrahim, Nemrud ve ahalisinin tapındığı putları kırınca ateşe atılmasına karar verilmiş, Mucize-i İbrahim bu mekânda gerçekleşmiş ve mekân gül bahçesine dönüşmüştür. Bu inanış semavi dinlerce ve nesilden nesile aktarılan halk hafızasındaki bilgilerce de kabul ediliyor.
Balıkllıgöl’e uğrayan turistlerin başını kaldırdıklarından gördükleri yegâne diğer eserde Urfa kalesidir. Urfa Kalesi’nin M.Ö. 10.000 yıllarına ait neolitik bir alan üzerine kurulduğu tahmin ediliyor. Kalenin yanı başında çıkarılan ve Şanlıurfa Müzesinde sergilenen 12.000 yılık Balıklıgöl Heykeli ve Kale alanı, Balıklıgöl havzasının tarihini gözler önüne sermektedir. 6.yy’ye ait kayıtlarda kaleden bahsedilmemektedir. Urfa Kalesi’nin, üç tarafı kayadan oyma hendek ile çevrilidir. Ayrıca Aynzeliha Tüneli ile kale ile Aynzeliha Gölü arasında geçit sağlanıyor.
Hanlar Bölgesinde yer alır. Kanuni Sultan Süleyman zamanında 1563 yılında Urfa Sancakbeyi Halhallı Behram Paşa tarafından yaptırılmıştır. Evliya Çelebi Seyahatnamesinde "Yetmiş Hanı" olarak anılan han, dış cepheleri kaplayan iki renkli kesme taşlardan dolayı “Alaca Han” adıyla da bilinir. Avlusundan Halil ür-Rahman Gölü'nün suyu geçmektedir. İki katlı bu hanın avlusunda çayhaneler bulunmaktadır. Giriş eyvanının üzeri mescit olarak değerlendirilmiştir. 2001 yılında Rızvaniye Vakfı'nın katkılarıyla Şanlıurfa İli Kültür Eğitim Sanat ve Araştırma Vakfı (ŞURKAV) tarafından restore edilmiştir.
Dünyanın En Eski Akeolojik Tapınağı olan Göbeklitepe’de Şanlıurfa sınırları içerisinde yer almaktadır. Göbeklitepe’de yapılan kazılarda, yerleşik yaşama geçişle ilgili mevcut bilgileri alt üst edecek buluntular ortaya çıkmıştır. Göbeklitepe, M.Ö. 10.000 yani günümüzden 12.000 yıl öncesine tarihlenen Çanak Çömleksiz Neolitik döneme ait bir inanç merkezidir. 80 dönümlük alana sahip olan ören yeri, Kültür ve Turizm Bakanlığı’nca 2005 yılında 1. Derece arkeolojik sit alanı ilan edilmiştir. İnsanoğlu ilk kez, Neolitik Dönemde doğa ile olan ilişkisini kendi lehine çevirerek, avcılık ve toplayıcılık ile birlikte tarıma da yönelmiştir. Yine bu dönemde hayvanların evcilleştirilmesi gerçekleşmiş, ilk dini ve sivil mimari örnekleri ortaya çıkmaya başlamıştır.
Yukarıda bahsettiğimiz güzelliklerin yanında Sabrın sultanı Hz.Eyyub (a.s.) Makamı, Nemrud’un Tahtı, Harran Evleri, Şuayb Antik Şehri, Soğmatar Antik Şehri Reji Kilisesi ve bunun gibi birçok eser daha turistleri her ağırlıyor hem de yeni ziyaretçilerini bekliyor.
Yazının başlığında söylediğimiz gibi “Başka Şanlıurfa yok” olamazda.
Yorumlar
Kalan Karakter: