Öğretilmiş çaresizlik kader değildir
Yaşadığımız köy, ilçe,il ve ülkenin bize yön verdiği davranışların en başında öğretilmiş çaresizlik gelir. Daha doğduğumuz günden itibaren içinde bulunduğumuz toplum bize sorgulamayı değil kabullenmeyi öğretiyor.
Türk ve Doğu Ailelerin çocukları bir şeyleri yapmamayı öğrenerek başlıyor hayata; ona dokunma, bunu yapma, bunu söyleme ayıp vs.
Bundan dolayı geliştiren değil var olanı yargılamayan hemen kabul eden bireyler olarak hayata atılıyoruz ,Öğretilmiş Çaresizlik kurbanı bireyler olarak.
Hepimizin bildiği o meşhur deneyi baz alırsak,
Kafese kapatılmış bir köpeğe her zil sesinden sonra bir elektrik akımı veriyorlar. Doğal olarak köpek kaçmaya yeltendiğinde karşısına konulmuş bir çit engeline takılıyor. Belirli bir koşullandırma aşamasından sonra kafesin önündeki çit kaldırılıyor, fakat köpek kaçıp kurtulabilecekken, acı çekmesine rağmen kaçmayı denemiyor. Deney defalarca tekrarlanıyor ama ne yazık ki "çaresizliği" öğrenmiş olan köpek, artık zil sesinden sonra gelen elektrik şokuna rağmen kaçmaya yeltenmiyor.
Aslında Doğu toplumlarının da yaşadığı tam olarak böyle bir şeydir.
Mesela bir fikrimizi kime anlatsak “Ülkeyi sen mi kurtaracaksın, böyle gelmiş böyle gider” derler, Yeni bir iş kurmak istersiniz “ benim bir tanıdığımda aynı şeyi yapacaktı ama battı tutmaz o iş” derler, spora başlamak isteriz “ birkaç gün gider sonra salarsın sen” derler gibi bir sürü heves kırıcı durumla karşılaşırız.
Toplum kendini çaresiz hissettiğinden dolayı çocukları için kazasız belasız bir yaşam istiyor, yeter ki işi olsun, parası olsun diyor. Daha fazlasının hayalini bile kuramıyor. Bütün bunlar geri kalmış ve kalmaya mahkum olan toplumların gündelik hayatında bariz olarak görünür ve bunun adı ÖĞRETİLMİŞ çaresizliktir.
Peki böyle mi olmalı?
Bir Aile çocuğu için anlamlı bir yaşam istemeli ,yaşanabilir bir dünya için çağın paradigmasını kavrayan, adalet ve özgürlük temelinde yeniden inşa edecek bir cocuk yetiştirme hayalini kurmalı . Kendisine güveni olan, kararlarını kendisi verebilen, inisiyatif alan bir bireyler yetiştirmeli.
Gelişmiş toplumlarında da oğretilmiş çaresizlik vardır. Lakin deneme fırsatınız yok denecek kadar azdır. Bu toplumlarındaki bireylerde sorgulayan, araştıran ve analiz eden kitle fazla olduğundan kimse hemen bir şeyleri kabul etmez yani kadercilik yoktur.
Peki Ne Yapmalı?
Aslında dinimizde bunu kabul etmez, oku emriyle başlayan ilahi kitap,’ Bir topluluk kendini değiştirmedikçe Allah da onları değiştirmeyecektir’ (Rad–11), buyururken ,tam da bunu ima eder . okuyun, araştırın, sorun sorgulayın. Toplumsal değişimin gerekliliğine, dönüşümün mutlaka toplumun değişimine bağlı olduğuna, içinde bulunduğumuz bunalımdan ve cahillik bataklığından kurtulmamız şarttır.
Okuduğum bir çok kişisel gelişim kitaplarında , öğretilmiş çaresizlik ile başa çıkmanın yolları şöyle özetlenir.
YETENEKLERİNİZİ KEŞFEDİN :Yeteneklerinizi iyi bilin. İlla resim yapacağım diyerek içinizdeki Mozart’ı toprağa gömmeyin. Çeşitli alanları deneyin ve en başarılı olduğunuz üzerine yoğunlaşın.
PLANLI HAREKET (BÖL-PARÇALA-YUT) :Yapmak istediklerinizi kendi içinde parçalara ayırın ve her atladığınız basamakta kendinize ödül verin. Çünkü Toplu ve Uzun vadeli hedefler sıkılmaya neden olabilir.
BAŞARILI BİREYLERİN HAYATINI OKUYUN :Göreceksiniz ki onlar da başarısızlığa uğramışlar fakat asla vazgeçmemişlerdir
HATALARDAN DERS ÇIKARMAK :Yaptığınız hataları tecrübe İçin ders sayın. O zaman başarısız olmanız şimdi de başarısız olacağınız anlamına gelmez
İÇ KONUŞMALARINIZ POZİTİF OLSUN :İç konuşmalarınız olumlu olsun. Kendinizi güne olumlu hazırlayın,
YENİLİKÇİ OLUN :Hatınıza yeni bir şeyler katın. Yeni bir dil öğrenmeye çalışın, kitap okuyun, tiyatroya gidin. Ne yaparsanız yapın bir önceki günle aynı kalmayın.
POZİTİF İNSANLARLA KONUŞUN :Pozitif bakan insanlarla konuşun. Göreceksiniz ki enerjiniz ve başarma isteğiniz artacaktır. Sürekli şikayet eden, hayata olumsuz bakan insanlardan uzak durun
PES ETMEK YOK :Şartlar zor olabilir, hedef çok yüksek olabilir ama asla vazgeçmeyin. Çünkü Pes ederseniz hiç şansınız kalmaz.
Asıl çaresizlik kendine elimden geleni yaptım mı diye sormaktır.
Yorum Yazma Kuralları
Lütfen yorum yaparken veya bir yorumu yanıtlarken aşağıda yer alan yorum yazma kurallarına dikkat ediniz.
Türkiye Cumhuriyeti yasalarına aykırı, suç veya suçluyu övme amaçlı yorumlar yapmayınız.
Küfür, argo, hakaret içerikli, nefret uyandıracak veya nefreti körükleyecek yorumlar yapmayınız.
Irkçı, cinsiyetçi, kişilik haklarını zedeleyen, taciz amaçlı veya saldırgan ifadeler kullanmayınız.
Türkçe imla kurallarına ve noktalama işaretlerine uygun cümleler kurmaya özen gösteriniz.
Yorumunuzu tamamı büyük harflerden oluşacak şekilde yazmayınız.
Gizli veya açık biçimde reklam, tanıtım amaçlı yorumlar yapmayınız.
Kendinizin veya bir başkasının kişisel bilgilerini paylaşmayınız.
Yorumlarınızın hukuki sorumluluğunu üstlendiğinizi, talep edilmesi halinde bilgilerinizin yetkili makamlarla paylaşılacağını unutmayınız.
Yorumlar
Kalan Karakter: