Edebi söz Harmanı (37)

Yalan ile iman bir arada olmaz: Yalan bütün gü­nah­la­rın iş­len­me­si­ne ce­sa­ret veren, ya­tak­lık yapan bir hı­ya­net ze­mi­ni ve her türlü zulüm ve ah­lak­sız­lı­ğın, bü­yük-kü­çük gü­nah­la­rın giriş ka­pı­sı­nın gişe'sidir. Mü­min­le­rin en çok çe­kin­me­le­ri ge­re­ken du­rum­lar­dan biri belki bi­rin­ci­si, yalan çekim alan­la­rı­na asla gi­ril­me­me­si­dir.

Ge­le­cek­te yaşam alan­la­rı dar­lı­ğı en­di­şe­siy­le insan avına çıkan ka­til­ler, zaten o gün­le­re ye­ti­şe­me­den ge­be­rip gi­de­cek­ler!

Zalim olmak sa­de­ce biz­zat zulüm et­mek­le olun­maz.​Ya­pı­lan zulüm ve hak­sız­lık­la­ra karşı ses­siz kal­mak­ta zalim ol­ma­ya yeter! Maz­lum eğer za­li­min zul­mü­nü onay­lar veya ses­siz ka­lır­sa, dün­ya­da zil­let ahi­ret­te azap hak etmiş. Maz­lu­mi­yet­ten asla kur­tu­la­maz!

Rab­bim Allah(cc), Reh­be­rim Kur'an-ı Kerim, Ön­de­rim Hz Mu­ham­med(sav) di­yen­le­rin ne za­lim­ler­den ve nede maz­lum olma kor­ku­la­rı olmaz! "Şüp­he­siz Allah'(cc)ın kuv­ve­ti tüm kuv­vet­le­rin üs­tün­de ve gücü her şeye yeter."

...​En garip olay­lar­dan bi­ri­si ki, in­sa­nı hay­re­te dü­şü­recek kadar dik­kat çe­ki­ci­dir! Her ne zaman barış ile il­gi­li ciddi adım­lar atı­lır­sa ve bu işin ola­bi­le­ce­ği ka­na­ati olu­şur­sa, halk ola­rak biz­ler­ce bi­lin­me­yen res­mi-si­vil bir üs­lup­la pro­vo­ke edi­le­rek süreç aka­me­te uğ­ra­tıl­mak­ta­dır. BARIŞ (Gür­se­da Yay. Sh.173)

Korku ve men­fa­at en­di­şe­siy­le bi­len­ler­ce sak­la­nan ger­çek bir gün tüm çıp­lak­lı­ğıy­la ha­ki­kat or­ta­ya çı­kın­ca, ilim, ahlak ve ada­let hır­sız­la­rı­nın kı­za­ra­cak yüzü kal­maz! Sos­yo­lo­jik, psi­ko­lo­jik ve iman za'fi­ye­ti veya in­ka­rı Ulu­hi­yet fikri dep­res­yo­nuy­la de­li­rir­ler!

Ekser halk­la­rı aynı inan­cı pay­la­şan dev­let­ler, müs­pet ha­re­ket ede­rek re­ka­bet et­se­ler de, ülke ve mil­let­çe dost­luk, kar­deş­lik içe­ri­sin­de ya­şa­ma­la­rı lazım, müm­kün ve el­zem­dir!

Na­si­ha­ti esir­ge­yen bil­gin­ler: Sa­de­ce ken­di­ne değil, inan­dık­la­rı Allah(cc) ve Resul'(sav)e, oku­duk­la­rı ilme, ya­şa­dık­la­rı top­lu­ma ve indi ila­hi­den omuz­la­rı­na yük­le­nen "emr-ı bil maruf ve nehyi anil-mün­ker" hak da­va­ya ha­ka­ret eder­ler!

Önünü gö­re­me­yen­le­rin ar­ka­sı­nı gör­me­le­ri ne-müm­kün? Oysa mil­let/dev­let veya üm­me­ti yö­ne­ten­le­rin (ön, arka, sağ, sol, üst ve alt) altı yünü'nün az öte­si­ni de gör­me­le­ri lazım ki sü­rek­li hak­tan ve halk­tan özür di­le­mek zo­run­da ka­lın­ma­sın!

Ada­let, ilim-bi­lim, tek­no­lo­ji­de sı­nıf­ta kalan mil­let­ler/ül­ke­ler ci­han­gir dev­let­ler arası me­de­ni­yet dün­ya­sın­da söz sa­hi­bi ola­maz­lar!

Allah'ın hi­da­ye­ti dünya in­san­la­rı­nın, mer­ha­me­ti İslam Ale­mi­nin, kur­tu­lu­şu maz­lum mil­let­le­rin, rah­me­ti ül­ke­mi­zin üze­ri­ne olsun!

Rab­ba­ni Hukuk dahi ev­ren­sel­lik­ten alı­ko­nu­la­rak şir­ket­le­rin­ce şirke bu­la­şır. Baş­lan­gıç­ta İlahi olan ve ilahi hü­küm­le hükmü dev­re­di­le­rek hü­küm­süz kı­lı­nan ve daha sonra mu­har­ref hale gelen Nas­ra­ni­lik ve Ya­hu­di­lik gibi!

En ince nok­ta­sı­na kadar he­sap­sız, ki­tap­sız ya­pı­lan her iş, ba­şı­mı­za he­sap­sız za­rar­lar ge­ti­re­bi­lir. Çok dik­kat­li olmak lazım!

Hak­sız­lı­ğı hak iddia eden­ler­den daha zalim kim ola­bi­lir? “Ve eğer senin bu (hakka, ada­le­te, in­san­lı­ğın ga­ye­si­ne uygun sulh/barış ve se­la­met/güven içe­ri­sin­de ya­şa­ma­ya; ce­ha­let­ten, şirk­ten ve zu­lüm­den kur­tu­luş) çağ­rı­na da kar­şı­lık ve­re­mi­yor­lar­sa bil ki onlar, sa­de­ce (ego­ist, ben­cil, şe­he­vi, nef­sa­nî istek) arzu ve (şey­ta­ni, dün­ye­vi, batıl olan) he­ves­le­ri­ne uyar­lar. Allah'tan doğ­ru­yu gös­te­rir bir belge ol­mak­sı­zın, sa­de­ce kendi arzu ve he­ve­si­ne uyan kim­se­den, daha sapık ve şaş­kın kim ola­bi­lir...?"

Şart­la­rı ka­bu­le uygun olan kabul ol­ma­yan dua yok. Yeter ki ihlas ve sa­mi­mi­yet­te cı­va­ta­la­rın gev­şe­me­si­ne fır­sat ve­ril­me­sin.

Müs­lü­man­la­ra da­ya­tı­lan fikir, görüş, dü­şün­ce ba­tı­ya ait ise ba­tak­lık­tır. Evet onlar için di­ye­bi­le­ce­ği­miz: "Leküm Di­nü­küm Ve­li­ye­din”

Hadis ve Sün­ne­te hür­met­siz­lik, Kur'ana, Ri­sa­let'e say­gı­sız­lık­tır. Allah Müs­lü­man­la­rı bu bid'akar dal­lin olan fit­ne­den ko­ru­sun!

Hz. Pey­gam­ber, beşer ola­rak ölümü tat­mış. Ri­sa­let iti­ba­rıy­la Hadis ve Sün­ne­ti Kur'an uy­gu­la­ma­la­rı ola­rak kı­ya­me­te kadar sü­recek!

Değil mi ki bir hüküm apa­çık ola­rak Haz­re­ti Kur'anda var. Ve Hz. Pey­gam­be­rin o hüküm ile il­gi­li fiili, pra­tik­te sün­net uy­gu­la­ma­sı veya sözlü tef­sir ola­rak ha­dis­le­ri var. Onu tağ­yir, teb­dil, tadil et­me­ye hiç kim­se­nin hakkı yok ve gücü yet­mez. Ancak hik­met­le­ri­ni tah­lil ve diğer ayet­le­re uyum­lu te'vil etme im­ka­nı ola­bi­lir.

Kime ait olur­sa olsun: Her fel­se­fe­nin te­orik veya pra­tik çapta bir hükmü ola­bi­lir. Ancak Kur'an ve Hadis kar­şı­sın­da yok hük­mün­de­dir!

Adil bir hukuk, bat­ma­ya yüz tut­muş fert­le­ri, mil­let­le­ri, dev­let­le­ri kur­ta­ra­bi­lir. Batan ada­let­siz hu­ku­ku/hu­kuk­suz­lu­ğu hiç bir göç kur­ta­ra­maz!

De­ği­şen/de­ğiş­ken olan­la­rın fikir ve fel­se­fe­le­ri pa­ra­lel de­ğiş­ken­dir.

De­ğiş­me­yen hüküm sa­hi­bi ebe­di-eze­li sı­fat­la­rı olan Al­lah­tır.

Bütün be­şe­ri ya­sa­lar günü ge­lin­ce kal­dı­rıl­mak için ya­zı­lır!

İbra­him'i duruş: "Ben ba­tan­la­rı, kay­bo­lup gi­den­le­ri sev­mem! "En’am,76

İnsan olma er­de­mi­ne ermiş olan bir insan: Şart­lar ne olur­sa olsun inan­dı­ğı hak da­va­sı­nı ve be­ra­be­rin­de­ki dos­tu­nu terk etmez!

İnsan pro­fi­li: Ka­inat ki­ta­bın­da, in­san­lık ha­ri­ta­sı­nın kuş ba­kı­şıy­la mi­ni­mum öl­çek­li si­ya­si, sos­yal, coğ­ra­fi ve bi­yo­lo­jik ör­ne­ği­dir.

Her ke­li­me­nin fark­lı ma­na­la­rı ola­bi­lir. Benim ka­fam­da­ki "dev­rim": Şirki, putu, zulmü, hak ve hür­ri­yet­le­rin ih­la­li­ni de­vir­mek!

De ki: “Du­anız/iba­de­ti­niz ol­ma­sa, Rab­bim size ne diye değer ver­sin! Siz ya­lan­la­dı­nız. Öyle ise azap ya­ka­nı­zı bı­rak­ma­ya­cak.” 25/77