En Güzel Rehber Hazreti Peygamber (2)
Tevhidî noktada Cenab-ı Allah’ın(cc) gönderdiği İslam Dini’ni insanlığa tanıtmasına ve bağlanmasına, O’nun-(sav) moderatürlüğünde büyük bir hayranlıkla ve ihlâslı bir içtenlikle ve insanların canu gönülden hakka bağlan-malarına yine O vesile olmuştur.
Allah(cc), Peygamberimiz(sav)’e; yakın-uzak insanlara gösterdiği bu güzel tavrını şöyle bildirmektedir: “Allah’-tan bir rahmet dolayısıyla, onlara yumuşak davrandın. Eğer kaba, katı yürekli olsaydın onlar çevrenden dağılıp giderlerdi. Öyleyse onları bağışla, onlar için bağışlanma dile!”
Bizim birinci öncelikli görevimiz, Peygamberimiz(sav)’in o eşsiz olan mümtaz ahlâk ve fazilet dolu hayatını (Siyer-i Nebeviyi) bid’at ve hurafe olan hikâyeciklerden arî bir şekilde, Kur’an ve Sahih Sünnet’ten öğrenmek ve onun ahlâkî davranışlarını sosyal hayatımızın her alanında örnek olarak yaşamaktır.
Allah(cc), Kur’an-ı Kerim’de Hz. Muhammed(sav)’in örnek dolu güzel ahlâkı için şöyle buyurmuştur: “Andolsun ki, Allah’ın elçisinde sizin için, Allah’a ve ahiret gününe kavuşmaya inanan ve Allah’ı çok anan kimseler için en güzel bir örnek vardır.”
Yaşamın iktisadî, insanî, ahlakî tüm alanlarında, her anında ve her bir safhasında O’nun yaşamında ve kelamında, ahlâkındaki rabbanî olgunluk ve kemale işaret eden örnek bir önderlik ve liderlik vardır. Ve elbette bu durum sadece insan ve dünya ile mukayyed olmayıp diğer varlıklar ve dünyalar içinde geçerlidir.
Cenabı Hak şöyle buyurur: “Resulüm! Biz seni (insanlara, cinlere, ruhanîlere, kâinatta var olan tüm) âlemlere an-cak rahmet (resul, elçi, kurtuluş rehberi) olarak gönderdik!”
“Muhammed, sizin adamlarınızdan hiçbirinin ba-bası değildir. Fakat O, Allah’ın resûlü ve nebîlerin sonun-cusudur. Allah, her şeyi hakkıyla bilendir.” Bize düşen Allah’(cc)a kul ve Resulune layık olunacak şekilde özgür irademiz ve hür efkârımızla ümmet olma şerefine erme-ye çalışmaktır.
Siyer kitapları onun suretini, siretini, zihniyetini, ufkunu, engin hoşgörüsünü, cesaretini, metanetini, cömertliğini, âlicenaplığını, vefasını ve verasını, hülasa etkin olan etik adetlerini, ahlaki değerlerini anlatmaya çalışmış. Emek sarfedenlere müteşekkiriz. Allah onlardan razı olsun.
Bunlardan biride Seyyid Süleyman en-Nedvî hazretleri-dir. “Muhammedî Risalet” adlı çalışmasında şöyle bazı güzel cümleler ifade eder:
“Eğer zengin ve varlıklı bir insan isen, Rasûlüllah’ın Hicaz’la Şam arasında eşya taşıdığı ve Bahreyn’in hazi-nelerine sahip olduğu zamanı hatırla! Ve sen de O’nun gibi hareket et!
Eğer fakir ve yoksul isen, Rasul-i Ekrem’in Ebu Talib mahallesinde mahsur kaldığı, vatanını ve bütün mülkünü terk ederek Mekke’den Medine’ye hicret ettiği zamanı düşün!
Eğer hükümdar isen, O’nun Arapların idaresini ele geçirdiği, her tarafa hâkim olduğu, ileri gelenlerin, şan ve şeref sahiplerinin O’na itaat ettiği zamanı hatırla!
Eğer zayıf ve kimsesiz isen, Rasûlüllah’ın Mekke’de ya-şadıklarını hatırla! O’nda senin için güzel bir örnek vardır…
Eğer fatih ve muzaffer bir hükümdar isen, Bedir’de, Huneyn ve Mekke’de düşmana galip geldiği günlere bakarak Peygamber Efendimizin hayatından ibret al!
Eğer mağlup olmuşsan Uhud harbinde Rasûlüllah’(sav) ın şehid ve ağır yaralı ashabı arasındaki halini düşün!
Eğer öğretmen isen, mescidin sofasında ashabına nasıl öğretmenlik yaptığını hatırla!
Eğer öğrenci isen, Cebrail’in huzurunda nasıl diz çöküp (Allah’tan) hidayet istediğini düşün!
Eğer nasihat eden bir vaiz, emin bir mürşit isen, Mes-cid-i Nebevî’de bir kütük üzerinde vaaz eden Rasûlullah(sas)’a kulak ver!
Eğer hiçbir yardımcın olmadığı halde hakkı ayakta tutmak, iyiliği haykırmak istiyorsan, Mekke’deki zayıf haline rağmen Peygamber Efendimizin hakkı açıkça ilan ettiği zamanı hatırla!
Eğer düşmanını yenersen, Rasûlullah(sas)’ın Mekke’yi fethettiği günü hatırla!
Hakem ya da hâkim isen, İslam güneşi doğmadan önce, Kureyş reisleri birbirine girmek üzereyken Rasûlullah-(sas)’ın “Hacerü’l-Esved”i yerine koymak için (hakem olarak) verdiği hükme bir göz at!
Sonra gözünü çevir ve bir daha bak: Rasûlullah’ın Medi-ne mescidinin avlusunda insanlar arasında adaletle hüküm verdiği zamanı düşün!...
Hülasa: Her ne olursan ol, ne işle uğraşırsan uğraş, yaşadığın müddetçe, günün her bir saatinde Rasûlullah’ (sav)ın hayatında senin için güzel bir hidayet, hayat ka-ranlıklarını aydınlatan güzel bir misal vardır. Böylece işlerin düzelir, sıkıntıların sona erer…
O’nun(sav) hayatı bütün insanlık için hayatın her safhasında örnektir. O’nun hayatı, aydınlanmak isteyenler için bir nur, hidayete ermek isteyenler için bir kandil, doğru yolu bulmak isteyenler için de bir rehberdir.”
Cenab-ı Hak, “Muhammedü’r-Resulüllah” diyerek gö-revlendirdiği, “İn huve illâ vahyun yûhâ.”, yani; “(O'nun söyledikleri), “sadece O'na vahyolunan (ilahi e-mir) vahiydir.” O yüce Resul mührüyle anayasal farz ve hukukî uygulaması olan kanunnameleri, sünnet-i şerifini ayırt etmeksizin birleştirdiğini gösterir.
İnsanlara dünya ve ahiret mutluluğunun yollarını göste-ren bir yüce Peygamber(sav)’in ahlâk ilkelerini, önce kendisi tatbikî bir şekilde harfiyen uygulayarak bütün insanlık için en güzel örnek olarak, mücessem rol model olmuştur.
İşte burada bir kez daha hatırlatmak isterim ki, huzur ve mutluluğu ırkî asalette, kan hücrelerinde, coğrafî alanlarda, hâkim sınıf dilbazlığında, mevcut mal, mülk, mevki, şan ve şöhretinde arama zavallılığından vazgeçerek, (hâ-şâ) “Ne mutlu falan/filan ırkıma diyene!” cahiliyesinden vazgeçilmeli. Ve her konuda olduğu gibi bilhassa birlik, beraberlik, esenlik, adalet ve eşitlik konularında İlahi e-mir ve nehiler doğrultusunda hareket edilmezse barış ve güven içerisinde yaşamak imkânsız hale gelir.
Müslümanlar arasındaki ayrılık-gayrılık, Kur’an ve sünnet ile olan ayrılıklarıyla hem yatay ve hem dikey geçişleri nispetinde direk olarak orantılıdır.
“YAŞASIN ŞERİAT-I GARRA!”
Ne mutlu hakkıyla Allah’a ve O’nun kurduğu kevnî ve kavlî nizamına tahkikî iman edenlere...
Ne mutlu O’nun Resulünün gösterdiği Kur’anî yoldan gidenlere...
Ne mutlu onun farz ve sünneti olan fiilî, kavlî ve takrirî davranışlarını örnek alanlara…
Ve Ne mutlu Müslüman’ım diyenlere. Esasen, ne mutlu insan-ı kâmil olan insanlara..
BARIŞ -Gürseda Yayınları
Yorum Yazma Kuralları
Lütfen yorum yaparken veya bir yorumu yanıtlarken aşağıda yer alan yorum yazma kurallarına dikkat ediniz.
Türkiye Cumhuriyeti yasalarına aykırı, suç veya suçluyu övme amaçlı yorumlar yapmayınız.
Küfür, argo, hakaret içerikli, nefret uyandıracak veya nefreti körükleyecek yorumlar yapmayınız.
Irkçı, cinsiyetçi, kişilik haklarını zedeleyen, taciz amaçlı veya saldırgan ifadeler kullanmayınız.
Türkçe imla kurallarına ve noktalama işaretlerine uygun cümleler kurmaya özen gösteriniz.
Yorumunuzu tamamı büyük harflerden oluşacak şekilde yazmayınız.
Gizli veya açık biçimde reklam, tanıtım amaçlı yorumlar yapmayınız.
Kendinizin veya bir başkasının kişisel bilgilerini paylaşmayınız.
Yorumlarınızın hukuki sorumluluğunu üstlendiğinizi, talep edilmesi halinde bilgilerinizin yetkili makamlarla paylaşılacağını unutmayınız.
Yorumlar
Kalan Karakter: