İlkesel biyolojik ve sosyolojik değişim (1)
İlahi yasa olan “halk ve icat” kanunları gereği her hücre gelişir, güçlenir, büyür, değişir ve ana hücre mertebesine ulaşınca; mitoz hücre bölünmesiyle varılacak noktanın tamamına erinceye dek bu gelişim, değişim ve dönüşüm devam eder.
Ve nihayet Kur’an’ı Kerim’de ilk insanın Yüce Yezdan tarafından bir eril birey “Âdem” olarak yaratıldığı ve daha sonra dişil hemcinsi olan Havva’nın yaratılmasıyla gelişim, dönüşüm ve değişimin devam ettirilmesiyle çoğaltılarak bireylerden oluşan beraberliğe çokça bireylerden çoğulcu, toplumsal bir birlikteliğin güçlü ve kuvvetli varlığa ulaştırıldığı anlatılmaktadır.
Bütün dinlerde ve beşeri felsefelerde dahi “İnsan şu kitabı kebiri kâinatın bir misal-ı musağğarıdır.” [[1- : RNK.]] manası ma’lum olduğuna göre bu ilahi yasalar gereği tüm kâinat bu vecih ve tarz-ı Rabbani ile bizzat Rabb-ül âleminin plan ve programıyla bir emr-ı “kün feyekün” ile meydana getirilmiştir. Vahidiyet ve Ehediyet’in icrası ve kontrolü dâhilinde devam eden bir’den beraberce birliğe giden yolun fert ve toplum olarak sosyolojik, ekonomik, siyasi, medeni ve bilimsel değişim, gelişim ve dönüşümü devam etmektedir.
Biz evvela insanın yaratılışındaki gelişim değişim ve dönüşümünü kısaca inceleyelim:
Yüce Rabbimiz Kur`an-ı Kerimde, insanın yaratılış devrelerinden muhtelif yerlerde ve şekillerde bahseder. Bunu ana hatlarıyla iki şıkka ayırmak mümkündür.
Birincisi; Hz. Âdem (as)`ın, direk olarak öz madeni toprak olan tüm elementlerin birleşimiyle oluşturulan balçıktan biyolojik, fizyolojik, anatomik, sosyolojik, psikolojik akıllı ve ehli hikmet bir varlık ve bir birey olarak yaratılması.
İkincisi; Hz Âdemin zürriyetinden devamla; diğer tüm insanların aynı hikmet ve maksatla endirekt olarak yaratılmasıdır. Bazı önemli noktalarda bu bir diğerinden farklı bir tarz ile yaratılışlara Kur’an-ı Kerimde bazen ayrı ayrı ayetlerde ve bazen de aynı ayette önemle dikkat çekilir.
Nitekim Rabbimiz(cc) şöyle buyurur: "Andolsun! Biz insanı çamurdan (süzülmüş dünyada var olan tüm elementlerin birleşimi olan balçık denilen) bir hülasadan yarattık. Sonra onu (Hz. Âdem`in nesli olan) insanı sarp ve metin bir karargâhta (rahimde) bir nutfe (zigot) yaptık. Sonra o nutfeyi alaka (yapışan şey) hâline getirdik, derken o alakayı mudga (şekilsiz bir çiğnem et) yaptık, o bir çiğnem eti kemik(lere) çevirdik (ve) o kemiklere de et (kaslar) giydirdik. Sonra onu başka yaratılışla inşa ettik (can verdik, konuşma verdik)... Yapıp yaratan ve en güzel olan Allah çok yücedir." [[2- : Mü’minun; 23/12-14 ]]
Konumuzla alakalı “Kur'an Yolu” tefsirinde şöyle bir izahatı görmekteyiz:
“Bu bölümde geçen “yaratıyoruz, getiriyoruz” gibi fiillerin asılları âyetlerin metninde geçmiş zamanlıdır. Kur’an’da verilen bilginin kesinliğine işaret etmek gibi bazı sebeplerle şimdiki, gelecek veya geniş zaman yerine geçmiş zaman fiilinin kullanıldığı bilinmektedir. Konumuz olan âyetlerde her bir insanın yaratılış süreci anlatıldığı ve bu süreç devam ettiği için buradaki fiillerin şimdiki zaman şekliyle çevrilmesi daha uygun görüldü.
“Çamurdan alınmış bir öz” diye tercüme ettiğimiz 12. âyetteki sülâle kelimesi, sözlükte “bir şeyin içinden çekip çıkarılan nesne” anlamına gelir; burada ise toprakta bulunan ve insan bedeninin oluşumuna yarayan organik ve inorganik maddeler, besinler için kullanıldığı anlaşılmaktadır. Zira erkekte ve kadında üremeyi sağlayan unsurların (sperm ve yumurta) oluşması sonuçta sebepler dairesinde baktığımızda beslenmeye bağlıdır.
Şu halde sadece ilk insanın değil, diğer bütün insanların varlığının aslı ve özü de topraktandır. Çünkü nihayetinde "her şey aslına döner." Erkeğin sperminin kadının rahim kanalında onun yumurtasını aşılamasından sonra insanın bu ilk maddesi, âyette “sağlam korunak” deyimiyle ifade edilen rahme gelir. Nutfe ile bu aşamadaki döllenmiş hücre (zigot) kastedildiği anlaşılmaktadır.
Yorum Yazma Kuralları
Lütfen yorum yaparken veya bir yorumu yanıtlarken aşağıda yer alan yorum yazma kurallarına dikkat ediniz.
Türkiye Cumhuriyeti yasalarına aykırı, suç veya suçluyu övme amaçlı yorumlar yapmayınız.
Küfür, argo, hakaret içerikli, nefret uyandıracak veya nefreti körükleyecek yorumlar yapmayınız.
Irkçı, cinsiyetçi, kişilik haklarını zedeleyen, taciz amaçlı veya saldırgan ifadeler kullanmayınız.
Türkçe imla kurallarına ve noktalama işaretlerine uygun cümleler kurmaya özen gösteriniz.
Yorumunuzu tamamı büyük harflerden oluşacak şekilde yazmayınız.
Gizli veya açık biçimde reklam, tanıtım amaçlı yorumlar yapmayınız.
Kendinizin veya bir başkasının kişisel bilgilerini paylaşmayınız.
Yorumlarınızın hukuki sorumluluğunu üstlendiğinizi, talep edilmesi halinde bilgilerinizin yetkili makamlarla paylaşılacağını unutmayınız.
Yorumlar
Kalan Karakter: