İnsanlık (SAV)'İn 1446. Yıl Dönümünü Anlayarak Kutlamalı

De­ğer­li kar­deş­le­rim. 21. Asrın tüm tek­no­lo­jik, bi­yo­lo­jik, eko­no­mik, sınaî, sa­na­yi, bi­lim­sel ge­liş­me­le­ri­ne rağ­men; ma­ale­sef in­san­lık sos­yo­lo­jik ve psi­ko­lo­jik ola­rak bir kez daha Asrı Sa­adet ön­ce­si Ce­ha­let As­rı­nın tüm çir­kef­li­ği olan; put­pe­rest­lik, zulüm, ırk­çı­lık, içki, zina, kumar, şid­det, kat­li­am, şir­kin sö­mü­rü ve ma­ter­ya­list dü­ze­ni fel­se­fe­le­ri­ne geri dön­müş va­zi­yet­te­dir.

Ta­ri­hi ta­bir­le, dün ol­du­ğu gibi bu günde in­san­lı­ğın ve de tüm var­lık­la­rın hak-hu­kuk ve ada­let nok­ta­sın­da kur­tu­lu­şu­nun kaide ve ku­ral­la­rı: Allah’ın kul­la­rı­na gön­der­di­ği vah­yin cem’i Kur'an'ı Ke­ri­min cüm­le­sin­de ve Ha­te­men­ne­bi ve Resul olan Pey­gam­be­ri zişan’ın Sün­ne­ti Se­ni­ye­si­nin hak­kıy­la ih­ya­sın­dan geçer.

Biz­zat Şari'i olan Rabb’ül Âle­min ta­ra­fın­dan "Barış Dini" ola­rak isim­len­di­ri­le­rek gön­de­ri­len "Se­Le­Me" İslam Dini ve onun ilk mu­ha­ta­bı ve rol model uy­gu­la­yı­cı­sı olan Barış El­çi­si Re­sul-i Kib­ri­ya(sav) Efen­di­mi­zin icra ve ihya et­ti­ği dinin men­sup­la­rı ve ya­şa­dık­la­rı coğ­ra­fi alan, ba­rı­şın pro­je­si ve te­mi­na­tı olan İslam Di­nin­den ma­ale­sef uzak­laş­tık­la­rı nis­pet­te, bu­lun­duk­la­rı alan­la­rı ce­hen­ne­min gay­ya­sı va­di­le­ri­ne ve çöl­le­ri­ne çe­vir­miş/çev­ril­miş bu­lun­mak­ta­lar.

Durum bu min­val üzere iken, İslam’ın Hukuk ve Ada­let Ni­za­mı olan Şer'i Dev­let ya­pı­lan­ma­sı­nın or­ta­dan kal­dı­rıl­ma­sı ne­ti­ce­sin­de; tüm baskı, şid­det ve ent­ri­ka­la­ra rağ­men Müs­lü­man Halk­lar­da devam eden Kül­tü­rel İslam, daha sonra İslam düş­man­la­rı ta­ra­fın­dan fark­lı İslami algı ge­liş­ti­ril­me­ye ça­lı­şıl­dı. Is­la­ma en büyük say­gı­sız­lık, hür­met­siz­lik ve düş­man­lık ola­rak ni­te­len­di­re­ce­ği­miz bu ge­liş­ti­ril­mek is­te­nen hu­ra­fe-mu­har­ref olan:

 a) -Mil­li İslam, b) –Be­şe­ri ide­olo­jik sen­tez İslam da­ya­tı­la­rak sağ­cı­lık, sol­cu­luk, mu­ha­fa­za­kâr­lık, mu­kad­de­sat­çı­lık, de­mok­rat­çı­lık, soy­sal­cı­lık, ılım­lı­lık… gibi fark­lı isim ve sı­fat­lar­la tat­bi­ki­ne hala fark­lı ev­re­le­riy­le devam edil­me­ye ça­lı­şıl­mak­ta­dır.

Bir kez daha an­la­dık ki yer­yü­zü ve tüm in­san­lık ye­ni­den, Âlem­le­re Rah­met ola­rak gön­de­ri­len Hz. Mu­ham­med (S.A.V) Efen­di­mi­zin ve onun ön­der­li­ği­ni ve ön­cü­lü­ğü­nü ya­pa­rak sun­du­ğu tüm be­şe­ri ide­olo­ji ve fel­se­fe­le­rin­den ari olan, pak-u ber­rak İlahi Şe­ri­atın il­ke­le­ri­ne, uy­gu­la­ma­lı hukuk ve ya­sa­la­rı­na sevgi ve saygı me­de­ni­ye­ti­ne muh­taç­tır.

Evet, Fahri Kâ­inat Efen­di­mi­zin yer­yü­zü­nü şe­ref­len­di­ri­şi, bütün zi­fi­ri ka­ran­lık­la­rı da­ğı­ta­rak ay­dın­lı­ğa, nura ve gü­ve­li hu­zu­ra çe­vi­rir­ken; in­san­lı­ğa rah­met ve nice eşsiz gü­zel­lik­ler sun­muş­tur. Pey­gam­ber Efen­di­mi­zin ge­tir­di­ği din ve biz­le­re ver­di­ği me­saj­lar­la fa­şi­zan ırk­çı­lık sona ermiş, kö­le­lik ve ca­ri­ye­lik bil fiil kal­dı­rıl­mış, kin, kibir, ada­vet ve nef­ret­ler sev­gi­ye dö­nüş­tü­rül­müş­tür.

 Bu duygu ve dü­şün­ce­ler­le Sev­gi­li Pey­gam­be­ri­mi­zin dün­ya­yı şe­ref­len­dir­me­si­nin 1446. yıl dö­nü­mü Mev­lit Kan­di­li­nin İslam Âle­mi­ne ve tüm in­san­lı­ğa sevgi, huzur, barış ve kar­deş­lik ge­tir­me­si­ne ve­si­le ol­ma­sı­nı di­li­yo­rum.