Kan dökücü caniler!
Çok acıdır ki bu durum, dün böyleydi, maalesef bu gün böyle ve ihtimaldir ki yarın da buna benzer bir imtihanla karşılaşacağa benziyor. Her yıl hatta ay ve gün geçmiyor ki milyar dolarlar harcanarak silah alınmamış, savaş yapılmamış ve insan kanı dökülmemiş olsun. Ve bu durumun neticesi olarak mazlum ve mağdur binlerce, milyonlarca insanlar; çoluk çocuk, kadın erkek, genç ihtiyar oradan buraya, o ülkeden bu ülkeye yaz kış, gece gündüz aralıksız bir biçimde savruluyor.
İnsanların kendi hemcinslerine yaptıkları bunca akıl almaz desise ve tuzaklarla işkence, zulüm ve katlin sebebi ne olabilir ki? Gerçekten araştırıldığı zaman açlık, kıtlık, servet, saltanat, üstünlük, hâkimiyet, cehalet, ahlaksızlık… gibi durumlar akla gelebilir. Acaba bu ayeti kerimeyi dikkatlice anlamaya çalışırsak, bu sorunun cevabını bulabilir miyiz?
Henüz insanoğlu yaratılmamışken Rabbimiz meleklerine “Ben yeryüzünde bir halife yaratacağım,” diye buyurmuştu da, melekler de, Rablerine şöyle demişlerdi ya: “Biz seni şükrünle yüceltir ve (sürekli) takdis ederken, orada bozgunculuk çıkaracak ve kan dökecek birini mi var edeceksin?” Ve Allah da onlara : “Sizin bilmediğinizi ben bilirim, buyurmuştu.” (1)
Cenabı Hak hikmeti gereği bizim bu vahşetimizi, dehşetimizi yani olumsuz şu negatif yanımızı göstererek onlara bu soruyu sordurmuş muydu? Oysa Yüce Rabbimiz(cc), üzerinde yaşadığımız bu dünyayı kendi ellerimizle imar, iskan ederek selamla-haremleştirmemizi diliyor ve bu çok önemli olan insani erdem vazifesini bize vererek “Kendi ellerinizle kendinizi tehlikeye atmayın,”ikazında bulunmuyor mu?
Rabbül âlemin olan Allah(cc), sonsuz ilmi ve kudretiyle farklı diller, çeşitli cinsler, ayrı ayrı ırklar, farklı simalar şeklinde yeryüzü coğrafyasını barış içinde yaşamamızı emrediyor. Ve hiçbir konuda bizleri öndersiz, rehbersiz bırakmış değil. Kâbe’nin etrafında her türlü can ve mal güvenliğinin çiğnenmesini HARAM kılarken, aslında Kâbe gibi, bütiün yeryüzünü dahi HAREM yapmamız için Hazreti Adem(as) ile başlayarak Hazreti Muhammed(sav)e kadar peygamberler gönderdi. Biz ise ta baştan beri İlahi fermanın zıddına şeytani ve nefsani istek ve arzularımızın peşinde ve bilhassa çağımızda bir takım beşeri, felsefi ideolojik izmler, şahsi ihtiraslar uğruna şu güzelim dünyamızı kendimize ve başkalarına zindan eyledik ve böylece bir kısım hemcinslerimize huzuru, güveni, mutluluğu HARAM eyledik.. Maalesef ve mateessüf dünyevi bir kısım basit ve bayağı olan çıkarları uğruna hem cinslerine karşı bir kısım kan dökücü caniler her tarafta alkışlanarak desteklenir olundu.
Vahşetimizi, dehşetimizi görmek için geliniz sadece son yüzyıl öncesinden bu yana bir göz atalım. Bu süre zarfında insanlarımızın ne felaketler yaşandığını görelim.
Yüz yıl kadar önce; I. Dünya Savaşında, bir milyon 600 bin Çanakkale’de, 101 bin... Bu sayı, hasta, ağır yaralı ve kaybolanlarla birlikte 253 Bine ulaştı. Kafkasya’da, 270 Bin, Arabistan’da, Yemen ve Filistin’de: 280 Bin, Mısır/Kanal’da: 280 Bin, Rumeli’de, 60 Bin müslüman evladımızı kaybettik. Ve daha nice cephelerde nice şehadet ve gaziliği hatırlatabiliriz. Ya sadece yaşadığımız ülkemizde, başta İstiklal Mahkemeleri denilen evrensel hukuka aykırı idamlar ve bu vahşet tablosundan geri kalmayan haklı-haksız iç kıyamlar, baş kaldırışlar, bastırmalar ve katliamlarda eklenirse bir kaç kat daha artacak...
İran-Irak Savaşı, 1980-1988 yılları arasında yapılmış ve ... Sekiz yıl süren savaş, 1988 Ağustos ayında yapılan ateşkes ile sona erdi. Yaklaşık bir buçuk milyon kişinin ölümüne, 150 milyar Amerikan Doları maddi hasara, her iki ülkede de ağır yıkımlara yol açmış ve bir galibi olmadan sonlanmıştır. Birinci Körfez Savaşı(1990-1991), tarihinden buyana 4 milyondan fazla insanın öldürülmesi, iki katına varacak yaralanma ve sakat kalma durumları... Afganistan’da 1979- 2009 arasında yaklaşık 30 yılda Rus ve ABD işgallerinin, iç savaşların faturası karşılığı, 3 milyon ölü, 3 milyon sakat ve özürlü, yüz binlerce dul, yetim ve öksüz.. Ve II. Dünya Savaşında, altı yıl boyunca kan ve ateş içine attığı insanlık faciası... Adeta yeryüzünde bir kıyamet kopuşu misali taş üstünde taş kalmadı. Bu durumda yine 50 Milyonu aşkın insan öldü. Geride nice biyolojik, sosyolojik ve psikolojik travmalı milyonlarca insan, dul ve yetim kaldı maalesef ve maatteessüf bu savaşın sonunda bu acı ve insanlığın yüz karası tabloyla ortaya çıktı. (DEVAM EDECEK)
(1) Bakara, 2/30
Yorum Yazma Kuralları
Lütfen yorum yaparken veya bir yorumu yanıtlarken aşağıda yer alan yorum yazma kurallarına dikkat ediniz.
Türkiye Cumhuriyeti yasalarına aykırı, suç veya suçluyu övme amaçlı yorumlar yapmayınız.
Küfür, argo, hakaret içerikli, nefret uyandıracak veya nefreti körükleyecek yorumlar yapmayınız.
Irkçı, cinsiyetçi, kişilik haklarını zedeleyen, taciz amaçlı veya saldırgan ifadeler kullanmayınız.
Türkçe imla kurallarına ve noktalama işaretlerine uygun cümleler kurmaya özen gösteriniz.
Yorumunuzu tamamı büyük harflerden oluşacak şekilde yazmayınız.
Gizli veya açık biçimde reklam, tanıtım amaçlı yorumlar yapmayınız.
Kendinizin veya bir başkasının kişisel bilgilerini paylaşmayınız.
Yorumlarınızın hukuki sorumluluğunu üstlendiğinizi, talep edilmesi halinde bilgilerinizin yetkili makamlarla paylaşılacağını unutmayınız.
Yorumlar
Kalan Karakter: