Kargalar bize gülüyor!
Yeryüzünde henüz sebepleri keşfedilmemiş bazı antika olaylar olurmuş. Bunlardan biri bir kaç asırda bir Kohistan Kıtasının Dağıstan Diyarı Bölgesi Ormanlarında, sadece aslanlara mahsus bir salgın hastalığı çıkar (Aslan Gribi) bazen yaşlı aslanlar ve bazen genç olanların bir önemli kısmı ölürmüş!
Yine böyle bir durum meydana gelmiş. Bir gün sırtlanlar düşünüp taşınmadan, bundan böyle ormanların kıralı biz olacağız derken, birde ne duysunlar meğer henüz yetişkinlik çağına gelmemiş bir kaç aslan yavrusunun hala ormanda yaşadığını duymuşlar-mış.
İçlerinden biri "derhal gidip onları öldürmeliyiz," deyince: Diğer bir kaç kişi koro halinde "vallahi olmaz...!" demiş. "Ya sonra daha başka yerlerde yaşayan aslanlar bunu duyarlarsa soyumuzu kuruturlar," deyince? Diğer bazıları, tilki sülalesini de yanımıza almazsak filim-fırtına koparamayız, tilkinin kurnaz, şeytani tuzaklarına ihtiyacımız var. Sonrada ormanın batısındaki bataklığı onlara bırakırız demişler. Tilkilerle ittifak kurmuşlar.
Bu sefer tilkiler olmaz demişler: Bozkurt-karakurt kardeşler familyasını da kendimize ortak edelim. Çünkü onlar toplu katliamlara alışkın ve vicdansızlığa karşı zalimane tahamüllüdürler. Girdikleri sürüleri en vahşice yakar, yıkar, hepsini boğazlar öldürürler. Bu işi onlar daha iyi becerebilir. Olmazsa ormanlığın orta yerlerinde bir kısmı yangında kurumuş olan bölümü onlara pay ederiz. demişler. Kurtlarla da birleşmişler.
Yine bir kaç tilki, kurt ve sırtlan sırıtarak sakın ha olmaz.. derlermiş! Ayılar tayfasını da yanımıza almalıyız. ayılar kışa dayanıklıdırlar. Mağaralardaki aslan yavrularını ancak onlar çıkarmayı becere bilirlermiş, hem onların enerjilerinden faydalanırız. Olmazsa ormanın kuzey cephesinden birazını ayılara tahsis ederiz, derler. Ayılarla da omuz omuza kenetlenmişler.
Ayılar bizi dinlerseniz zebra eşeklerini de ortak etmeliyiz. Bütün gün boyunca en ağır yükleri onlara taşıtırız. Ne olacak ki ormanın güney otlaklarını da onların otlamalarına müsaade ederiz, demişler.
Bunu da yeterli görmeyen bir kaç zebra sıpası müsaade ederseniz bizimde bir fikr-i şahanemiz var, velev ki eşekler sülalesinden olsak bile yabani olmamız hesabıyla düşmanlara karşı savunma reflekslerimiz gelişkindir. Lütfen çakalları da ortak edelim. Çakalların uluması bizim sesimiz, soluğumuz olurlar, psikolojik üstünlükle arslan yavrularını korkuta biliriz belki. Bizi öldürmekten korkarak vazgeçer, kaçar giderler. Ormanlığın doğu cephesinden bir bölümünü de çakallara veririz, deyince bunu da kabullenmişler.
Yine aynı minval özre sırtlan, tilki, kurt, zebra ve çakallardan bir guruptan gelen sese kulak verilince: Bu işin en önemli taraflarından biri hava ve diğeri de deniz istikametidir.En iyisi havadan kartallar, denizden aygırları da bu özgürlüğün sınır tanımaz ordu bileşenlerine dahil edersek, tüm cephelerden aslan yavrularını kuşatır, hepsini öldürür, tüm dünyanın en vahşi ve cahşi hayvanlarına karşı kahramanlığımızı ilan ederiz.
Ve her seferinde bir izah tarzı ile aslanlara karşı düşmanlıkta bileşen doğu, batı, kuzey, güney, hava, kara, deniz taifeleri başkalarını da imdada çağırarak güç-kuvvet birliği etmeye çalışırlarken domuzları, çıtaları, kedileri hatta sincapları, fareleri dahi bileşenler cephesine dahil etmeyi unutmamışlar.
İşte ta baştan beri kendilerine yapılan "aslanlara karşı özgürlük mücadelesi bileşenlerine katılma" tekliflerini ret eden kargalar dünyaya duyuracak şekilde "GakVak-GakVak-GakVak...!" diyerek kahkahalar atmaya başlamışlar... Vahşi canavarlar birliğinin gurupları kargaların satır aralarındaki seslerine kulak kabartırken şunu duyar duymaz guruplar halinde havadan uçmuşlar, denize dalmışlar, karadan kaçmışlar. Geride sadece ormanlık alanı ayağa kaldıran sırtlanlar kalınca kargalara sormuşlar. Neydi bunca bileşenler gücümüzü dağıtan sırrınız? Oysa dünyada aptal denilince, ilk akla gelen karga'dır demişler.
Kargaların kanadı kırık en küçüğü büyüklerinden izin alarak cevap vermiş. Biz onlara şunu dedik: "Tamam belki aslanları yaralayabilir siniz, ya ölmez kalkarlarsa? Belki yenersiniz ya hadi yeniden iyileşir toparlanırlar sa? Belki de öldürebilirsiniz, ya sonra sırtlanlardan biri/bazıları kral olmayı diler, ilan edelerse...
Hadi bütün bunlardan hiç bir şey yoksa bile aslanların yurdunu kim size adaletle paylaşacak ve size verilen bölgeler ne kadar zamanda size neye mal olacak? Hem bu halinizle gelecekteki hayvanlar tarihi "size mi- arslanlara mı?" hanginize kahraman diyecek? Yani her yüz kişiyle savaşan bire mi, her bir kişiyle savaşan yüze mi kahraman denilir? Biz bunları deyince onlarda şöyle deyip dağıldılar: "Vay kül başımıza kanadı kırık kargalar bile bize gülüyor" ... Rahmetlik nenem bu hikayenin sonunda hep şöyle derdi:
"Ya... evlatlarım işte kurtuluş savaşı veren dedelerimiz, aynen bu vahşi hayvanlara karşı savaşan (dedeleri, babaları, beyleri, mirleri ölmüş/öldürülmüş) aslan yavruları gibi yedi düvele karşı, aç, susuz, yaralı, yalınız, kimsesiz sadece Allah'(cc)a inanarak ve haklı oldukları özgürlük davalarında ki birlik ve beraberliklerine güvenerek, yedi düvele karşı canla-başla savaşmışlar." Ve şöyle devam ederdi Nenem:
"Maalesef tarih buna benzer olaylarla doludur ve hatta tarih bir yönüyle bu olayların arşividir. Dikkatlice bakıldığında Hz. Ademden günümüze değin büyük-küçük benzer olaylar sürekli cereyan etmektedir. Ama her seferinde bir farklı kıt'ada, başka başka bölgelerde, başkaca mazlum ve mağdur edilmek istenen müslüman milletlerin başında tekerrür eder. Siz siz olun birlik ve beraberliğinizi sağlam tutarak Yüce Rabbinize karşı "iyyake ne'budu ve iyyake nestein deyiniz" o dilerse az bir toplulukla çoğunluğu yener!" derdi. Selam hak için mücadele veren mazlumlara ve hakkı üstün kılmak için mücadele veren mücahit kahramanlara olsun...
Yorum Yazma Kuralları
Lütfen yorum yaparken veya bir yorumu yanıtlarken aşağıda yer alan yorum yazma kurallarına dikkat ediniz.
Türkiye Cumhuriyeti yasalarına aykırı, suç veya suçluyu övme amaçlı yorumlar yapmayınız.
Küfür, argo, hakaret içerikli, nefret uyandıracak veya nefreti körükleyecek yorumlar yapmayınız.
Irkçı, cinsiyetçi, kişilik haklarını zedeleyen, taciz amaçlı veya saldırgan ifadeler kullanmayınız.
Türkçe imla kurallarına ve noktalama işaretlerine uygun cümleler kurmaya özen gösteriniz.
Yorumunuzu tamamı büyük harflerden oluşacak şekilde yazmayınız.
Gizli veya açık biçimde reklam, tanıtım amaçlı yorumlar yapmayınız.
Kendinizin veya bir başkasının kişisel bilgilerini paylaşmayınız.
Yorumlarınızın hukuki sorumluluğunu üstlendiğinizi, talep edilmesi halinde bilgilerinizin yetkili makamlarla paylaşılacağını unutmayınız.
Yorumlar
Kalan Karakter: