Terörizmim çıkış sebepleri ve çareleri(7)
Bu durumda, tabiri caizle Nemrudi zulmün zirvesi olan ateşin ortasında kalan Hz İbrahim'in imdadına gelen ilahi emir "Ya naru kuni beden ve selamen ala İbrahim" yani "Ey ateş ne sıcaklığınla ve nede dondurucu soğukluğunla İbrahim'i yakma serin ve selamet ol!" Rabbani yardıma ne kadarda ihtiyaç vardır. Ki günümüzde o emir ve ferman Kur'an'ı Kerim'in kalesine girip Peygamberi metotla mücehhez kılınmaktır.
Dünyanın neresinde olursa olsun, eğer hakikaten ilahi evrensel hak, hukuk ve adalete uygun yasalar, rejimler, hükümetler ve devletler olursa ve inşallah oluşursa istisnalar hariç, hükümran oldukları yerde ne zalim kalır ne mazlum.
Ortadoğu'nun önemli bir kısım ülkeleri, isteseler de, istemeseler de bireysel, toplumsal, ülkesel, devletsel olarak Kürtlerle başta insanlık ailesinin birer üyeleri olmak üzere dindaşlık, vatandaşlık veya komşuluk ilişkileri içinde dün olduğu gibi bu gün ve yarın da yaşamak zorundalar!
Bu yaşam serüveninde asıl önemli olan mesele, bu ilişkilerde kimlerin nasıl ve niçin hukuki, ahlaki, hakça bir paylaşım içinde adil davrandığı veya davranmadığı...? Bu manada altı yüzyıllık tarihi bir derinliğin bilhassa son iki yüz yıllık döneminde Kürtlerden oluşan kültürel, edebi, siyasal her türlü yapılanma ve organize hareketler kimlerce, neden ve niçin adı ve inançsal yapılanmaları ne olursa olsun sürekli eşkıya, isyancı, anarşist, terörist olarak adlandırılarak insanlık dışı kaide ve kurallarla asimilasyoncu, inkarcı ve imhacı plan ve projelerle muamele edilmektedir?
Bu amansız dert ve çaresizlikten kurtulmak mümkündür. Ve elbette bunun tahlil, teşhis ve tedavisi önemle aciliyet arz etmektedir.
Hiçte uzman olmaya gerek olmadan, bölgede yaşayan ve bilen sıradan bir insanın bile çıplak gözlemiyle bakılınca, Ortadoğu'nun nüfus ve nüfuz olarak dört temel ve büyük halklarından biri olan Kürtler ne coğrafik alanları, ne sayısal nüfusları ve nede biyografik ittihad ve ittifak olarak varlıkları asimle edilemeyecekleri gibi, inkar ve imhalarının da mümkün olmadığı, olamayacağı realitesi net olarak görülmektedir.
O halde olması gerekeni en basit bir mantıkla izaha çalışırsak, ya Kürtlerin bulundukları mahal ve bölgelerde, ülkelerde anayasal çerçevede, anadilde eğitim başta olmak üzere kültürel ve tarihsel etnik ve etik kimlik ve varlıkları eşit vatandaşlık şartlarına uygun olarak, sadece teorik olarak değil pratik olarak hayatın tüm alanlarında bilfiil kabul görmeleridir.
Veya aksi durumda dahildeki öteleme, ötekileştirmeye son verilmeyeceği gibi, etkiye karşı tepkisel eylem ve söylemlerin daha uzun süre devam etmesi kaçınılmaz olur.
Ve bu durumların sürekli güvenlik kaygılarla askeri, polisiye güç ve kuvvetlerle kontrolü zor olduğu kadar, tüm taraflar için maddi ve manevi bedelleri de önceden hesaplanamayacak kadar ağır kayıplara neden olur.
Kaldı ki böylesi kullanılmaya açık bir boşluğu doldurmak, hem Kürtler ve hem de birlikte ve iç içe bulunulan milletler, ülkeler ve devletler açısından, dış güçlerin bilhassa hasımane tavır ve düşmanca tutum ve davranışlar içerisindeki emperyalist aygıtların bir şekilde gizli veya aşikar işgal ve müdahalelerine bahane olarak büyük bir fırsat, imkan ve zemin hazırlanmış olur.
İster biyolojik veya fiziksel hastalıkların mikrobik organizmaları açısından, ister sosyolojik ve psikolojik rahatsızlıkların anarşik, terörist öreme ve faaliyet alanları bakımından elverişli oldukları müddetçe, yani bataklık doğal bir müdahale ile kurutulmadıkça, yapılacak bireysel ve lokal poliklinik müdahaleler ekseriyetle adeta daha çok budama ve aşılama ile tüm bu olumsuzluklar daha güçlü bir hale getirilmiş olur.
Hasılı kelam, İlahi evrensel hak ve adaletle özgürlük ve bağımsızlığına kavuşamayan hiç bir fert, toplum, millet, ülke ve devlet kendi halkına uyguladığı keyfi, küfri, cebri diktatörlüklerle küresel materyalist ve emperyalistlerin esaretinden kurtulamaz! Medeni cesaretinize, ilmi ve imani ferasetinize havale ediyorum. DEVAM EDECEK...
Yorum Yazma Kuralları
Lütfen yorum yaparken veya bir yorumu yanıtlarken aşağıda yer alan yorum yazma kurallarına dikkat ediniz.
Türkiye Cumhuriyeti yasalarına aykırı, suç veya suçluyu övme amaçlı yorumlar yapmayınız.
Küfür, argo, hakaret içerikli, nefret uyandıracak veya nefreti körükleyecek yorumlar yapmayınız.
Irkçı, cinsiyetçi, kişilik haklarını zedeleyen, taciz amaçlı veya saldırgan ifadeler kullanmayınız.
Türkçe imla kurallarına ve noktalama işaretlerine uygun cümleler kurmaya özen gösteriniz.
Yorumunuzu tamamı büyük harflerden oluşacak şekilde yazmayınız.
Gizli veya açık biçimde reklam, tanıtım amaçlı yorumlar yapmayınız.
Kendinizin veya bir başkasının kişisel bilgilerini paylaşmayınız.
Yorumlarınızın hukuki sorumluluğunu üstlendiğinizi, talep edilmesi halinde bilgilerinizin yetkili makamlarla paylaşılacağını unutmayınız.
Yorumlar
Kalan Karakter: