Terörizmin çıkış sebepleri ve çareleri(12)
Nasıl ki, bir bireyin herhangi bir uzvunda meydana gelen arıza, tüm bedeni sarsar, rahatsız eder. Aynen öylede, bir ferdin olumsuzluğu da bir aileyi aynı derecede rahatsız eder. Ve az önceki zincirin her halkası için geçerli olan bu müteselsil durum ümmet için de geçerlidir. Çünkü, aynı kavim/milletler ve bilhassa aynı itikadı değerlere bağlı olanlar, aynı ümmetin birer kocaman uzuvları, unsurları mesabesindedir.
Bu kabile, kavim ve milletlerden birinin esareti, cehaleti, zarureti, ihtilafı koskoca ümmetin tümünü olumsuz bir şekilde evrensel çapta etkiler. Aynı şekilde olumlu yön ve yöntemleri ile de bu durumdan farksız değildir. "Aynı inancın mensupları, bir binanın yapıtaşları gibidirler alt üst, yan yana, dizilerek kentleşirler... " buyurdu Resulü Ekber Aleyhisselam.
Ve yine bir ülkenin olmazsa olmaz kurum ve kuruluşları her ne ise, bir ümmetin kavim, kabile, milletleri de aynı geçerlilikte, olmazsa olmaz rol ve kabiliyetlere sahiptir.
Sanayii ve savunması olmayan bir ülke uzun vadeli ve sağlıklı korunamayacağı gibi, amiri, memuru olmayan bir devlet kurulamaz. Maliyesi ve adliyesi olmayan bir devlet ayakta duramaz ve maarifi olmayan ilerleyemez,...
Tamda burada anlaşılması gereken önemli husus odur ki bir ülke, bir devlet için lazım olan tüm kurum ve kuruluşlar o devlet için biri diğerinden önceleyemez. O ülke ve devletin bu unsurları elbette o ülkenin safı evvelin denilen olmazsa olmaz önceliklerini oluşturur.
Evet, böylece bu kurum ve kuruluşların iyileşmesi, ilerlemesi, modernizasyonu, eğitim ve öğretimde başarıları veya tersi olan her durum zaman içerisinde hepsini etkiler.
Ta baştan beri "Kürt" milleti de, Hazreti Nuh Aleyhisselam'dan bu yana "Sam, Ham, Yasef" temelden gelen Arap, Rus, İran Habeş, Hindu...gibi insanlık camiasının önde gelen "Baba kavim / Atamillet"lerden ve İlahi Adalet Dini olan İslam Ümmetinin ilk öncü unsurlarından biridir.
Arşivlerdeki delil ve belgelerle ve arkeolojik eserler, buluşlar ve bilgilerle, yazılı kazıt ve sözlü destanlarla ortaya konulan bir gerçektir ki Kürtler, tarihin derinliklerinden günümüze değin, folklor, müzik, edebiyat, medeniyet, ticaret, askeri, siyasi, mimari, sınai, mülkiyet, bilhassa tarım ve hayvancılığın kültürel hale gelmesi ve gelişmesinde insanlık açısından büyük hizmetler vermişlerdir.
Heyhat, İş bu noktalarda iken gelinen zaman ve zeminde, sebepler ne olursa olsun kendi anavatanlarında, dilsiz, devletsiz, esaret ve fakru zaruret içinde olmaları, maddi ve manevi olarak birçok açıdan harap olmuş ahvalleriyle daha fazla bu hali pürmelalin sürdürülemeyeceği kesindir.
Nihayet meydana gelen bu insanlık dışı durmanın adına ne denilirse denilsin... Bazı ülkelerde sorunun ifade edilmesinde veya çare aranması noktasında "Kürt sorunu" olarak ifade edilmektedir. Bizde bu ifade ve terim ile ifadeye çalışacağız.
Ehli olan Aydın araştırmacılarca malumdur ki, belki dünyada hiçbir sorun, "Kürt sorunu" kadar maddi ve manevi geniş alanlara yayılarak ve bunca uzun zaman alarak, astronomik rakamlarla ifade edilemeyecek kadar ekonomik, ekolojik ve insan kaynakları kaybına uğratan bir başka emsal sorun gösterilemez.
Ve maalesef, en kötüsü odur ki, şeytani hile ve tuzaklarla çok dessas olan bazı iç ve dış mihraklar, esas sorunu çözme noktasından fersah fersah uzaklaştırarak, çözüme kavuşturulması gereken sorumluların etkin elleriyle, bu acımasız ve amansız sorun, her gün birçok açıdan biraz daha olumsuz yönde derinleştirilerek içerisinden çıkılmaz hale getirilmektedir.
Kimileri hala faşizan asimle, inkar ve imha politik planla oyalanırken, kimi bölgelerde, güya "güvenlikçi" gerekçelerle sürekli öteleme ve erteleme oyunlar sergilemektedir. Oysa ipin ucu her gün biraz daha fazla ve ta baştan beri esas sorunu sorunlar yumağı olarak bu hale getirilmesinde, sinsice rol oynayan puştların eline geçmektedir.
Bu hal hem İslam kabile, kavim ve milletleri açısından ve hem de ümmet bakımından en aziz olunması gereken zamanda bir rezalet, delalet, cehalet ve apaçık alçakça bir zillete saplanmadır.
Elindeki ve emrindeki tüm imkanları elinin tersiyle itip, hatta altın sinilerle en alçakça planlar kuran tarihi düşmanlara, nadan ellere sunanlar ya akıl, ya iman veya her ikisinin kıtlığına uğramış veya tüm imkanlarıyla tersi yönden bir başka hain plan ve projenin uygulama taşeronluğunu üstlenmişlerdir.
Bedende bir uzuv diğerine muhalefet ve düşmanlık etmediği gibi, aile efradından birinin ötekine hıyanet ile hukuk ihlaline gitmemesi şart olduğu ilkesiyle, ümmetin dirilişi de her İslam milletinin derhal yekdiğeriyle ortaklaşa barış ve adaleti sağlamada görev başına geçmesi gerekir.
DEVAM EDECEK
Yorum Yazma Kuralları
Lütfen yorum yaparken veya bir yorumu yanıtlarken aşağıda yer alan yorum yazma kurallarına dikkat ediniz.
Türkiye Cumhuriyeti yasalarına aykırı, suç veya suçluyu övme amaçlı yorumlar yapmayınız.
Küfür, argo, hakaret içerikli, nefret uyandıracak veya nefreti körükleyecek yorumlar yapmayınız.
Irkçı, cinsiyetçi, kişilik haklarını zedeleyen, taciz amaçlı veya saldırgan ifadeler kullanmayınız.
Türkçe imla kurallarına ve noktalama işaretlerine uygun cümleler kurmaya özen gösteriniz.
Yorumunuzu tamamı büyük harflerden oluşacak şekilde yazmayınız.
Gizli veya açık biçimde reklam, tanıtım amaçlı yorumlar yapmayınız.
Kendinizin veya bir başkasının kişisel bilgilerini paylaşmayınız.
Yorumlarınızın hukuki sorumluluğunu üstlendiğinizi, talep edilmesi halinde bilgilerinizin yetkili makamlarla paylaşılacağını unutmayınız.
Yorumlar
Kalan Karakter: