Türkiye kurulduğu tarihten beri daima bir kesimin tepkisine neden olan olaylar yaşanmıştır. Ve yaşanmaya da devam edecektir. Çünkü yaşanan olaylara karşısında sakin kalanlar sadece omurgasızlardır.
Bu ülkeye en fazla zararı kraldan çok kralcılar verdi. Yanlışları düzeltmek yerine otoriter kişilerin elini ayağını öpenler bu ülkeyi en fazla zarar verenlerdir.
1950 yılına gidelim yeni kurulan bir ülkeyi yöneten partiden iki kişi çıkıyor ve partisinin yanlışlarını söyleyerek bir gazetede yazı yazmaya başlıyor. Ondan sonra kendi partilerinden ihraç ediliyor.
Partiden ihraç edilen iki cesur adam ülkeye demokrasiyi getirmek adına canla başla mücadele ederek Demokrat Partisini kurmaya karar veriyorlar.
İşte o iki cesur adam Adnan Menderes ve Fuat Köprülü’dür. Merhumların kurduğu parti yeni kurulan partiler gibi ilk seçimlerinde ekonomi sıkıntılardan dolayı fazla bir varlık gösteremediler.
Fakat dava uğruna verdikleri mücadele halkın takdirini kazanıyordu. Çiftçilere yönelik projeleri iktidar partisinin köhneleşmiş zihniyetine karşı tutumları sağır sultan tarafından bile duyuluyordu.
1946 yılında yapılan seçime girip girmeyecekleri konusunda kararsız kalan çiçeği burnundaki parti seçime girse de fazla varlık göstermese de halka adeta umut verdi.
Yıl 1950 siyasi propaganda serbest bırakılmış ve Demokrat Parti “Yeter Artık Söz Milletindir” sloganıyla meydanlarda baş göstermeye başlamıştır.
Cumhuriyet Halk Partisinin bazı üyeleri bile bu sloganın etkisi karşısında buz kesilmişlerdir.
14 Mayıs 1950 günü yapılan seçimler Türkiye'de 27 yıllık tek parti devrini sona erdirmiş ve ülkeye adeta demokrasinin temellerini atmıştır.
1923’ten beri ülkeyi yöneten tek adamlık rejimi Demokrat Partinin seçimde Yüzde 52 oy alarak 408 milletvekili çıkararak son vermiştir.
Ülkede adeta bayram havası yaratılmış, Milli Şef dönemi sona ermiş yandaşlar ve yardakçılar çil yavrusu gibi dağılmıştı.
Hükûmet programında devri sabık yapılmayacağı belirtilerek, 27 yıllık dönemin hesabını sormaya kalkmayacağı açıklandı. Ancak DP'nin yasal anlamda ilk çalışması Arapça ezan yasağını kaldırmak oldu. Bursa’da bir camide ezan 77 kere Arapça okundu. Çiftçiler yönelik çıkarılan yasalar köylerde şenlik havası yaratmış ve halkın güveni giderek Demokrat Partiye artmıştı.
Bütün bunlar olurken bazıları halkın özgür düşüncesini kayda almayarak İsmet İnönü’ye ufaktan ufaktan darbe yapalım köylüler ülkeyi yönetemezler gibi kendileri gibi bozuk düşünceleri savunmakta geri kalmıyordu.
Velhasıl kelam gerçekten bazen bir nal bir atı, bir at bir askeri, bir asker bir ordu, bir ordu da ülkeyi kurtarırmış. Bazı devrimler küçük kıvılcımlar ile başlar ve şiddetli bir şekilde alevlenir rüzgârın gücünü de arkasına aldı mı gerçekleşmemesi olanaksızdır.
Ondan dolayı bize demokrasiyi getiren merhum Adnan Menderes ve dava arkadaşlarını saygıyla anıyorum.
Yorumlar
Kalan Karakter: