Ülkemiz son zamanlarda hem ekonomik olarak hem de sosyal yaşam olarak zor dönemler yaşıyor.
Herkes bu olumsuzlukları kendi çapında dile getiriyor. Kimi sosyal medya üzerinden, kimi televizyon programlarında veyahut birebir yöneticilere bizzat söyleyenler de mevcut.
Gençler iş imkânlarının kısıtlı olmasından yakınıyor. Ebeveynler geçim sıkıntısını öğrenciler ise eğitim sistemini eleştirmekte meşgul.
Bu olumsuzlukların faturasının çoğu, mevcut hükümete kesilmektedir. Hükümet ise faturayı daha kabarık bir şekilde halka kesiyor.
Evet, doğru bir sorunun olduğu çok aşikâr. Lakin sorunun çözümü için umut vaat eden kimse de yok. Sadece eleştiriliyor. Toplum olarak çözümü eleştiride arıyoruz.
Gerek muhalefet partileri gerek halk, yapılan yanlışları bas bas bağırıyor. Ama halen bir çözüm bulunmuş değil. Herkes torpilden, yolsuzluktan yakınıyor ama bir yandan da torpil bulmak için yoğun bir çaba içerisine giriyor.
Kimse sorunu çözme yanlısı değil. Herkes kendi kesesini doldurma eğilimi içerisinde yoğun bir şekilde çaba gösteriyor.
Herkes yanlışı görüyor. Fakat kimse doğruyu söylemeye cesaret edemiyor. Halk dilinde artık atasözü haline gelen ‘Silivri Soğuk Yiğidim’ cümlesini her mecrada dile getiriyor.
Onun için doğruları söyleyeni artık dokuz köyden kovuyorlar, onuncu köyde öldürüyorlar.
Muhafazakâr kesim ahlaksızlıktan yakınıyor fakat ortaya çıkan bunca ahlaksızlığın nedenine bir türlü çözüm bulunamıyor.
"Din vicdandır" diyenlerin vicdanı kimin için sızlıyor anlamak gerçekten çok gülünç bir durum.
Her yıl kutsal topraklara gidenler kul hakkı yemekten ne utanıyor ne de çekiniyor.
"Bu topraklarda tüyü bitmemişin hakkı var" diyenler saman altında su yürüterek onlarca adam kayırmaya devam ediyor.
Velhasıl kelam devran dönerse birçok kişinin esamisi bile okunmayacak.
Yorumlar
Kalan Karakter: