İnsanoğlu var olduğu günden beri daima benlik duygusu ile hareket etmiş ve dünyayı kendilerinin etrafında döndüğünü sanmış. Böyle düşünenlerin çoğu şu anda toprak altında ve eshamları bile okunmayan kişilerdir. Küçük dağları yarattığını düşünenler çok ucuza bu hayattan göçüp gittiğini unutanlar onlar gibi olmaya ve onların yolunda gitmeye merak sarmış durumda oysaki şeytanı bile cennetten kovduran bile kibir duygusuydu. Dinden ve tarihten ders alamayanlara, onlar gibi inanması güç bir hikâye ile karşılık vereyim belki azıcık bazı şeylerin farkına varırlar.
Zamanın birinde ormanın derinliğinde Ormanlar kralı dehşetle kükrüyor, karnını doyurmak için kendinden güçsüz hayvanları avlamaya devam ediyordu. Ondan kaçıp kurtulmak çok zordu. Günlerden bir gün ceylanlar, tavşanlar, dağ keçileri, zürafalar ve diğer hayvanlar toplanıp bu kötü gidişin önüne geçmek istediler.
Topluca Aslanın huzuruna çıkıp:
-Efendimiz dediler...
Biz aramızda anlaştık.
Her gün ölüm korkusu çekmektense içimizden birinin gönüllü olarak kurban olmasına razı olduk. Böylece siz hiç yorulmayacaksınız, avınız ayağınıza kadar gelecek, bizde sıra kendimize gelinceye kadar korkudan uzak yaşayacağız. Kral Aslan bu teklife razı oldu. Nihayet aradan günler geçti ve kurban olma sırası tavşana geldi. Zavallı uzun kulak ölümden çok korkuyor, kendi ayağıyla gidip aslanın pençeleri arasında can vermeye bir türlü razı olmuyordu. Birden aklına parlak bir fikir geldi. Ormanda oyalanıp gidişini geciktirdikten sonra huzura çıktı. Aslanın karnı acıkmış, sinirleri gerilmişti.
-Niçin bu kadar geç kaldın? Diye bağırdı.
Tavşancık boynunu büküp:
-Hiç sormayın efendim dedi, yolda gelirken başka bir aslan gördüm, Kral'ın kendisi olduğunu söyleyip size olmadık hakaretler savurdu, elinden güçlükle kurtuldum... Kral aslan daha çok sinirlenmişti.
-Kim bu küstah! diye kükredi. Galiba kanına susamış... Gideyim ve cezasını vereyim onun...
Tavşan önde, Arslan arkada yola düştüler. Bir süre gittikten sonra derince bir kuyu başına ulaştılar.
Tavşan:
-İşte size hakaret eden yalancı Kral bu kuyu içinde efendimiz! Dedi. Aslan kuyuya eğilip bakınca su üzerine akseden kendi şeklini gördü. Bağırıp çağırmaya başladı. Sudaki akside aynı şekilde bağırıp çağırınca kendinden geçip hırsla atıldı ve bir anda kendini buz gibi suların içinde buldu... Küçücük bir tavşan tarafından aldatıldığını fark ettiğinde iş işten geçmişti.
Demem o ki; Cesur olmak hayatınızı kurtarabilir kibir ve ego ise sizleri uçurma sürükleyebilir... Ve egonuza sahip çıkın küçücük bir zaafınız hayatınızın akışını değiştirebilir. Kimseyi küçümsemeyin. Cesaretiyle yaşamayan esaretiyle ölür. Saygılarımla
Yorumlar
Kalan Karakter: