Bugün ele aldığım konuyu bilenler kadar bilmeyenlerde vardır. Onun için Tükenmişlik Sendromuna öncelikle bir açıklık getirelim. Tükenmişlik Sendromu Psikolog Herbert Freudenberger tarafından 70’lerde ortaya atılmış ve tanımını da şu şekilde yapılmış; “bireyde ağır fiziksel, zihinsel ve duygusal yorgunluğa yol açan şiddetli bir stres durumdur.
Peki günümüz insanları kendilerinde görülen bu hastalığın ne kadar farkındadır.
Bana göre insanların iş hayatında, evlilik hayatında, sosyal hayatında içinde bulunduğu ortamdan mutlu değilse daima stres içerisinde ise o insanda Tükenmişlik Sendromu meydana geliyor.
Peki, Tükenmişlik Sendromunun insanda belirtisini göstermesinde bulunduğu vasat ortam, yaşadığı şehirdeki liyakatsizlik, iş hayatındaki düzensizlik ve patronların doyum bilmez istekleri arzuları gibi birçok etken insanda bu psikolojik hastalığı tetikliyor.
Teknoloji çağında yaşanan bu hastalık, insanlar arasında etkileşimi de yitirmeye neden oluyor, insanlarda meydana gelen tükenmişlik sendromu giderek etkisini artırmakla kalmıyor, insanı fiziksel olarak yorgunluğa ve halsizliğe yol açıyor. İnsanlar artık eskisi gibi hayattan ve maddi keyif almıyor, daima bir memnuniyetsizlik ve hep bana duygusu hem kendilerinde hem de karşısındaki insanda bu hastalığı uyandırmaya başlıyor.
Profesyonel hayatta veya ev işlerinde uzun saatler boyunca çalışmak, kafa olarak hasta bir aile üyesiyle muhatap olmak, politika veya toplumsal güvenlik ile ilgili üzücü haberlere tanık olmak gibi stresli durumlara sürekli maruz kalmak tükenmişlik sendromuna yol açabilir.
Tükenmişlik sendromunun varlığını fark etmek birey veya çevresi için her zaman kolay değildir. Tükenmişlik sendromu tıbbi olarak kabul gören bir tanı değildir.
Herbert J. Freudenberger bu kavram hakkında düşüncelerini 1974 yılında ‘yorgunluk, enerji ve güç azalması, başarısızlık, içsel kaynaklı karşılanamayan beklentiler sonucu ortaya çıkan tükenme durumu’ olarak nitelendirilmiştir.
Tükenmişlik sendromu sıradan yorgunluktan çok daha ağır ve kötü bir ruhsal durumdur ve hem bireylerin stresle başa çıkmalarını hem de günlük sorumlulukları yerine getirmelerini zorlaştırır.
Tükenmişlik Sendromuna yakalandığını bilmeyenler daima farkına varmadan çevresine yaşayan bireylerin üzerinde daima psikolojik baskı uygulayarak içinde bulunduğu aciz durumu göstermeye çalışırlar.
Genellikle çevrelerine sağlayabilecekleri ya da verebilecekleri bir şeyleri kalmadığını hissederler ve hatta sabahları yataktan kalkmaktan bile korkabilirler. Hatta hayata karamsar bir bakış açısı benimseyebilir ve sürekli kendilerini umutsuz hissedebilirler.
Tükenmişlik sendromu daha çok işle ve iş stresiyle ilgilidir, kişi işinde keyifsizken iş dışındaki yaşamında kendini keyifli hissedebilir. Depresyondaki olumsuz duygular ise hayatın tümüne yayılır. Ancak ikisi birbirini tetikleyebilir. Depresyonda olan kişinin tükenmişlik yaşama ihtimali güçlüyken, tükenmişliğin artarak devam etmesi ve başka olumsuz olaylarla birleşmesi de kişiyi depresyona sokabilir.
Tükenmişlik sendromu kendiliğinden geçebilen bir durum değildir. Uzun süre boyunca tedavi edilmeden ilerlemesine izin verilirse depresyon, kalp hastalığı ve diyabet gibi ciddi fiziksel veya psikolojik hastalıklara yol açabilir.
Yorumlar
Kalan Karakter: