Dün Kamu Personeli Seçme Sınavı (KPSS) yapıldı. Binlerce insan, daha iyi bir gelecek hayaliyle ter döktü.
Kimi aylarını, kimi yıllarını veriyor, hayatının şekilleneceği o bir iki saat süren sınav için. Raf raf soru bankası bitirip biriktiren de var. Kendini denemek için öylesine bir gireyim şu sınava diyende.
İlk izlenimlerime göre dün yapılan KPSS'nin önceki yıllara oranla kolay olduğu yönünde. Bunu sınavdan çıkan gençlerin ailelerine sarılırken "Sınav Nasıldı?" sorusuna verdikleri cevaplara bağlıyorum.
Bu bilgiyi teyit maksatlı aradığım ve dünkü sınava girdiklerini bildiğim insanlardan da aldım. Tabi resmi istatistik olmadığı gibi öyle bir oran peşinde de değilim gerçi ama bu ülkede resmi istatistik bilgilerin inandırıcılığı da bir hayli düştü. Her neyse bu bambaşka bir konu.
Her yıl olduğu gibi değişmeyen olaylardan biri de sınava bir iki dakika geç kalıp da sınava alınmayan insanların gözlerindeki hüzün ve gözyaşıydı.
Gerçekten bu uygulamayı anlamıyorum anlamakta istemiyorum. Onca emek verip sınav gününün heyecanıyla, telaşıyla bir iki dakika geç kalmış insanlara bu yapılmamalı. Gerekçe olarak sıralanan şeyler arasında; sınavdaki insanların dikkatinin dağılmaması, olası kopya ihtimalleri, içerdekilere olası haksızlık vs. Gerekçeler sunuluyor. Hadi diyelim bunu anladık. Bir kesimin hakkı gözetiliyor diyelim, ya bir iki dakika ile geç kalan insanların hakkı?
Bence bu konuda geç kalanlara ayrı prosedür uygulanabilir. Geç kalanlar da bu ülkenin gençleri ve ikinci bir şansı hak ediyorlar. Bence, geç kalanlar için "Gecikenler Sınıfı" uygulaması yapılabilir. Böylece ne içerdekiler rahatsız olmuş olur ne kurallar çiğnenmemiş ne de başka bir sorun olmuş olur. Ayrı sınıf açılsın, bizim bu ülkenin tek bir gencini bile kaybetmeye tahammülümüz olmamalı. Hakkaniyet bunu gerektirir. Sosyal devlet bunu gerektirir.