Herkese tekrardan merhaba değerli okurlarım.
Bugünkü yazımda genel olarak gençlerin hayatından ve sıkıntılarından bahsedeceğim…
İyi okumlar…
Gençlerin artık kendisine ait bir enerjisi yok. Üzerinde ölü toprağı var.
Çakraları kapalı, nuru bitmiş, feri sönmüş. Artık adına ne diyorsanız deyin.
Eskiden bir genç için hayata atılma konusunda temel 2 3 problem vardı.
Şimdi hayata atılmayı bırakın sadece geçimini sağlamak için yüzlerce problem ile karşı karşıyalar.
Okuyan bir genç eğitim masraflarını karşılayamıyor. Kredilerle ailesine ağız eğerek okuyor yani diğer bir deyişle borca okuyor.
Çalışan bir genç ise haftanın neredeyse her günü çalışıyor üstelik günde 10 saat gibi aşırı bir çalışma saati. Yine de ne kendisine derman olacak bir para kazanabiliyor nede ailesine derman olacak bir para.
Hayalleri olan, iş kurma peşinden koşan gençler ise en ufak bir iş yeri açmak için çok yüksek miktarda parasının olması gerektiğini iyi biliyor. Kira ücretleri ateş pahası iken her ürünlerden vergi alınırken iş kurmak sadece hayalde kalıyor.
Açlık sınırının altında olan bir asgari ücret miktarıyla insanlar nasıl hem geçimini yapsın hem de evlilik araba ev gibi ihtiyaçlar için birikim yapsın.
Gençlerimiz neredeyse Avrupa da trafikten kalkan araçları almak için bile hiç harcama yapmadan asgari ücret ile en az 3 yıl çalışmak zorunda.
Halk arasında teneke diye adlandırılan araçların fiyatları 250.000 – 300.000 TL ile başlıyor düşünün.
Gelelim ev alma konusuna. Bu tamamıyla hayal oldu artık.
Çünkü devrin şartları yeni bir ev almayı imkansızlaştırdı, bugün evlilik işini halleden 2 genç ev sahibi olmak isterlerse ya hayatı boyunca bankalara köle olacak yada çok ciddi bir borcun altına girecek.
Düşünsenize babadan kalma evi olmayan kirada yaşayan bir ailesiniz ve önünüzde evlilik var. Kirada kaldığınız ev evlendiğinizde eşinizle beraber yaşamaya uygun bir ev değil zaten bugün en sade evlilik 400.000 TL ile başlıyor.
Hadi onu bir şekilde hallettiniz. Borcun altına girdiniz veyahut birikim yaptınız elinizde avucunuzda ne varsa satıp evlendiniz.
Peki ya ondan sonrası tekrardan kiraya girip hem kira ödeyip hem de evlilik için yaptığınız borçları verdiğinizde hayatınızdan ne anlayabilirsiniz ki?
Zaten son dönemlerde boşanma oranının bu kadar yüksek olmasının en büyük nedeni bu değimli?
Böyle bir hayatı olan yeni evliler evlerinde nasıl huzuru bulacak ya da nasıl refaha kavuşacaklar söyler misiniz bana?
Bugün size üniversiteden mezun olmuş veya lise mezunu bir gencin hayatını anlatayım gerçek anlamda ezici çoğunluğu biraz sonra bahsedeceğim hayatı yaşıyor.
Sabah 10 veya 11 civarı uykudan uyanıyor.
Önce 1 saat hayatı sorguluyor. Gelecek kaygısı ile yanıp tutuşuyor daha sonra dışarı çıkıyor.
İnanın bana çoğu babasından annesinden utana sıkıla 20 lira harçlık alıp dışarı çıkıyor.
Bir parkta oturuyor. Kendisiyle aynı sıkıntıları yaşayan arkadaşıyla veya arkadaşlarıyla.
Daha sonra beraber ülkenin gündemini sıkıntılarını dolar kurlarını hayat pahalılığından bahsediyorlar.
Bir yol bulmamız gerek deyip düşünüyorlar ama her taraf kapalı çünkü önlerinde çok fazla seçenek yok.
İş kurmak desen hayal çünkü bir iş kurmak çok fazla masraf ve çoğu gencin o kadar birikimi yok ve bankalarda o kadar kredi vermiyor.
Herhangi bir işe girip çalışalım diye düşündüklerinde alacakları maaş yol+yemek masraflarını ve 2-3 temel ihtiyaçlarını zar zor karşılayabiliyor.
Yani gençler sözün bittiği yerde öylece bekliyor.
Umarım gençlere ciddi iş imkanları sunacak yeni bir döneme gireriz.
Hayat pahalılığının azaldığı gençlerin evlenmeye hayal kurmaya korkmadığı bir dönem bizi bekliyordur.
Daha güzel yarınlara uyanmamız dileği ile kendinize iyi bakın esenlikle kalın…
Yorumlar
Kalan Karakter: