6 Şubat sabahı kalplerin durduğu hayatların yeni günü görmediği gözyaşlarının yağmur suları gibi aktığı bir gündü.
Yaşanılan 6 Şubat depremi sadece 10 ilde değil 100 ülkede kalple hissedildi. Ama gel gör ki ne yapsak boş ne desek boş çünkü yukardan gelen bir karar var. Ondan geldik ve yine ona gideceğiz. Onun için şimdi birbirimizi suçlamak yerine çareler üretmek ve bunların bir daha yaşanmaması için çaba göstermemiz gerekiyor. Onun için muhalefet de iktidara gelse, iktidar da muhalefet olsa yine bir şey değişmez. Çünkü gidenler dönmez.
Yaşanılan süreçte herkes insani duygularını kullanarak bir eli tutmak istedi bazıları bunun üzerine siyaset yaptı bazıları gerçekten insani duygularını kullanarak onlara kol kanat geldi.
Kinimiz ve nefretimiz olmasın çünkü insan eliyle yapılmadı bu deprem sadece bizler yeteri kadar tedbir almadık o kadar.
Başa gelen sıkıntılara katlanan, üzücü olaylar karşısında isyan etmeyen, Allah Teâlâ’nın emrine teslim olup O’na boyun eğen kulun bu uysal davranışı Cenâb-ı Hakk’ı memnun eder. Mü’min bir kulun Allah’ın emrine boyun eğişi, hadisimizde temsilî bir şekilde anlatılmıştır. Buna göre Allah Teâlâ, Azrâil aleyhisselâm’a, kulunun başına gelen sıkıntının büyüklüğünü anlatmak ister gibi, Ahmed İbni Hanbel’in Müsned’indeki (IV, 415) rivayete göre, “Ey ölüm meleği!” diye hitap ederek, “Kulumun çocuğunun rûhunu kabzettin öyle mi?” diye sorar. Ondan olumlu cevap aldıktan sonra, yavrusunu kaybeden kulunun acısını dile getirmek ve onun çektiği ıstırabı meleklerine de bildirmek arzusuyla, “Kulumun gözünün nurunu, gönlünün meyvesini elinden mi aldın?” diye tekrar sorar.
Gönlü kırık kulunun hâlini meleklerden daha iyi bildiği halde, bu dayanılması zor olay karşısında onun nasıl bir tahammül gösterdiğine meleklerinin dikkatini çekmek maksadıyla “Bu duruma kulum ne dedi?” diye sorar. Onlar da bu mü’min insanın sabrını, yiğitliğini, Rabbine teslimiyetini dile getirirler; onun innâ lillâh ve innâ ileyhi râci‘ûn dediğini, yani kimimiz bir müddet önce, kimimiz bir müddet sonra, ama netice itibariyle hepimiz mutlaka Cenâb-ı Hakk’ın huzuruna varacağız, dediğini anlatırlar.
Yorumlar
Kalan Karakter: