Bilindiği gibi siyasetçiler vatandaşların vekilleridir ve vatandaşların sorunlarını bürokratlara ulaştıran köprü konumundadır. Ancak siyasilere vatandaşlar tarafından yetki verildikten sonra siyasileri görmek neredeyse mümkün değil.
Koltuk sevdası insana her şeyi yaptırır derler ya! Gerçekten siyasilere de imkansız dediğimiz hareketler yaptırıyor. Bunu yerel için söylüyorum. Çünkü seçim zamanı vatandaşlarla yerel siyasiler daha içli dışlı oluyor.
Geçmiş seçim sürecinden bu yana makam koltuğuna layık gördüğümüz siyasileri kaç defa gördük ve hangi sorunlarımızı çözdü? İlk günlerde heyecanlı olan siyasiler biraz hizmet gerçekleştirip şeffaf olduktan sonra bunu fazla sürdüremediğini görüyoruz.
Şimdi yine aynı manzaraları görüyoruz. Herkes maşallah hizmet etme yarışına girmiş. Siyasetin ‘S’sinden bile anlamayanlar aday adaylık başvurusu yapmış. Tamam da ben nasıl sana güvenerek meclise göndereyim? Önce vatandaşlık, komşuluk, akrabalık yükümlülüğünüzü yerine getirin’
Her seçim öncesi işleyiş bu şekilde sürerken, yine kısa süreliğine kıymete bineceğimizi ve sonrasında seçtiğimiz kişilerin bizi tanımayacaklarını da biliyoruz.
Farklı alanlarda çalışan meslek kuruluşları farklı zamanlarda kıymete biner. Seçim süreci gibi. Şu an sel felaketi sebebiyle belediye işçileri daha fazla göz önünde. Bu nedenle bazı ilçe belediyelerimiz işçilerin maaşlarına zam yaptığını belirtmiş. Şimdi ödül vermek ve sevindirmek bir tarafa, insanın ‘Siz önce emekçinin hakkını verin’ diyesi geliyor. Uzun yıllar çalışan işçiler değil de kısa süre önce belediyeye işçi olarak çalışanlar üç kuruş maaşla en ağır işleri yaptıklarını da biliyoruz.
Yapılan bu çalışmalar belki gelecek seçimlere yatırımı amaçlıyor ama işçinin hakkını siyasileştirmeyin.
Ödülden önce hakkını vermek daha öncelikli.
Yorumlar
Kalan Karakter: