Futbolda markalaşma

Merhaba çok kıymetli okurlar bugün size, yani daha çok futbol severlere, bir konu hakkında düşüncelerimi paylaşacağım.

Bende bir futbol sever olarak, futbolda markalaşma nasıl olmalı ve güzel ülkemde futbolun bir nebzede olsa nabzını tutacağım.
Şunu söylemek hiç hoşuma gitmese de dile getirmem gerekir ki, güzel ülkemde futbol çeşitli nedenlerden dolayı hala, istenilen seviyeye ve markalaşmaya henüz ulaşamamıştır.
Çünkü gerek alt yapı sorunu gerek amatör liglerdeki taraftar sıkıntısı, futbolu bir türlü istenilen seviyeye getirememiştir.

Tabi büyük takımlarımızın datesisleri,stadyumları, yeterli olmamakta ve mevsimin şartlarına göre hemen yıpranmaya, başlamaktadır.
Tabi sadece bumudur?

Güzel ülkemde futbolun bu seviyeye gelmesi?
Tabi ki de hayır. Şike söylemleri, sadece futbol branşında değil tüm kategorilerde gerek UEFA gerekse ŞAMPİYONLAR ligindeki, kötü sonuçlar, ülke puanını geriye götürmektedir. Hal böyle olunca, yabancı yıldızların veya teknik heyetin, Türkiye’yi seçmemesi sürpriz olmasa gerek.

Peki, futboldatarafsız mıyız?
Buda tartışılması gereken bir konu, yani siyasi düşünce ve uzuvlarının, futbola girmemiş olma ihtimali sizce yüzde kaçtır?

Hala bazı olaylar açığa çıkarılamamış ve Türkiye’nin en büyük sivil toplum kuruluşu olan FENERBAHÇE’nin otobüsü kurşunlanmış ve hala faili bulunamamıştır.  Yaklaşık 6 yılı geçmiş olan bir olay, futbolda da yine diğer işlerimiz gibi ulusal düşünemiyoruz ve tarafsızlığımızı koruyamıyoruz.
Türlü akıl oyunlarına başvuruyoruz, biraz öz eleştiriye ihtiyacımız var, tabi ki de burada sadece, Fenerbahçe değil, bütün takımların hakları korunmalı ve savunulmalıdır.

Spor toplumsal bir etkinliktir ve toplumu terbiye eder.
Onun için spora yatırım yapılmalı, toplumu bir nebzede olsa kötü alışkanlıkların pençesinden kurtarılmalıdır. Benim şahsen düşüncelerim budur ve şiddetle insanların temiz bir etkinliği olan sporu, temiz ellerle yönetmeliyiz diyorum.

 Bir başka köşe yazımda görüşmek üzere…