Hayatın bütün sancılarından arınmak için lütfen ama lütfen, bütün lüzumlu ve lüzumsuz işlerinizi bir kenara koyup sadece bu yazıya odaklanmanızı, bir yere oturup her neydeyseniz, arkanıza yaslanarak bu yazıyı dikkatli ve derin bir nefes alarak yavaş yavaş okumanızı istiyorum. Sizi birkaç dakikalıkta olsa, çok uzun bir yolculuğa çıkarmak istiyorum. Ben her ne iş yapıyorsam hep en güzeli, ama en güzeli olsun istiyorum. Size de yazı hazırlarken her seferinde Dünyanın gelmiş geçmiş en güzel yazısını yazmak arzusuyla başlıyorum yazıma, güzel olmasa bile bu arzu ile başlamak bence yazıyı çok güzel hale getiriyor.
Siz değerli okuyuculara içinde böyle bir niyeti olan bir yazarın, sizin tarafınızdan yazıya başka bir hassasiyetle yaklaşmanızı sağlıyor. Nasıl ki, yemek yapan bir aşçı iyi yemeği yapamasa bile hazırlarken sarf ettiği çabaları görüpte yemeğe lezzetini, çapa sarf ettiği, emek harcadığını gördüğünüz zaman içinizde oluşan o tertemiz niyetiniz veriyorsa, benim yazılarımı da güzel yapan siz değerli okuyucuların kalbinde bulunan o şahane duygulardır bence. O sebeple yazımın başlığını tırnak içerisinde “Güzel Bir Yazı” olarak başlıklandırmak istedim. Girizgahımızı da yaptığımıza göre artık yolculuğumuza başlayabiliriz. Şimdi şöyle bir düşünün ya da hayal edin yaşadınız ülkede İdam Cezası gelmiş ve siz her hangi bir suçtan, sebepten dolayı İdam cezasına çarptırılmışsınız. Lütfen ama lütfen olmaz demeyin sadece tahayyül edin yazının burasında okumayı yarıda kesip şöyle bir düşünün evet idam cezasına çarptırılmışsınız. Ve yarın sabah, şafak doğmadan idam edileceksiniz. Sadece ve Sadece bir gününüz veya yarım gününüz kalmış, 24 saat veya daha kısa bir süre, Ne yapmak isterdiniz bu kalan zaman sürecinde içinizde en çok yapmak istediğiniz şeyleri bu zaman dilimine sığdıramayacağınıza göre tek bir şey yapmak arzusu kalırdı, ben şuan içinizden gelen sesleri duyabiliyorum . Yani üç aşağı Beş yukarı hepimiz öyleyizdir ben mesela Ailemin bütün fertleriyle sıkı sıkıya kucaklaşmak isterdim . Hiçbir şey ama hiçbir şey umrumda olmazdı, sizinde öyle, ne Siyaset, aman o mu kazandı seçimi, bu mu kazandı ,ne maddiyat, param yok veya bu kadar çok parayı ne yapacağım, ne sınav, yarın sınavda nasıl geçer iyi mi kötümü, ne bu soruyu bilmiyorum ya da bu konuya hiç vakit ayıramadım ya sınavda çıkarsa , yarın ne giyeceğim derdi veya ne yemek yiyeceğim, nasıl bir hazırlık, işleri yarın yetiştirebilecek miyim, Acaba izlediğim dizinin haftaya olan bölümünde ne olacak , ya da bu ay çok istediğim film gelecekti nasıl bir film veya girdiğim sınavın sonucu acaba kaç puan almışım veyahut o hırsla asıldığınız işlerinizin akıbeti, bi sani bi saniye sizin babadan kalan çok büyük mal varlığınız var, ve zenginsiniz o malları ne yapacaktınız?
Aaa çok özür dilerim siz aslında çok fakirdiniz ve fakirliğinizin getirmiş olduğu dertler, ya da gözünüz kör, ne bileyim işte mesela kulağınız sağır veya çolak veya ayaklarınız yok bunların derdine düşer miydiniz? Yahu tam tamına sayılı zaman kalmış, Bu dertlere düşeceğinizi zannetmiyorum, hepiniz ama, hepiniz bence en çok sevdikleriyle beraber olmak isterdi ve bütün dertlerini de unuturlardı , Çünkü İnsan derdini öldükten sonra götüremiyor.
Emin olun ki, ne para, ne makam, ne sosyal statü kimliğiniz, ne zenginliğiniz, ne de fakirliğiniz o düşünceye kapılınca hiçbir anlamı kalmıyor. Tek anlamlandığınız şey, iyi ve güzel bir veda, sadece daha çok keşke daha çok vaktim olsaydı da biraz daha fazla görebilseydim en güzel sözcükleri daha fazla söyleseydim demeniz olurdu.
Haa belki şunuda yapmak veya burayı görmek, ya da ne biliyim böyle çayırlarda otların arasında özgürce hürce dolaşmak , çay içmek durun durun son kahvemi içmek istiyorumda diyebilirdiniz. Ya da durun bakayım isim vermeden o meret yok mu o meret bazınız en çok o mereti son kez kullanmak isterdi, böyle hevesini getire getire, veya son kahveyi içerken aldığınız hazzı hissedebiliyorsunuz. Ya aslında ben böyle söylüyorum da siz aklınıza en çok ne canınız istiyorsa onu hayal edebilirsiniz ve son kez yapacaksınız.
Ne kadar anlam buluyor değil mi şuan yapmakta olduğunuz sıradanlaşan ve önem vermediğiniz şeyleri son kez yapmaya kalkınca anlamını yüklüyor ve tadını almak istiyorsunuz. Şu an kalkın hayal dünyasından ve öyle son gününüz falan değil yaşadığınız ülkede siz herhangi suçtan dolayı İçerde de değilsiniz ve idam da olmayacaksınız. Hür’sünüz, Özgürsünüz, istediğiniz gibi istediğiniz kadar çay kahve içebilirsiniz, kırlarda, bahçelerde olanca gücünüzle koşturup gezebilir hatta ve hatta yuvarlanabilirsiniz. Baharın gelişinin, bir kelebeğin çiçeğe konmasıyla seyredebilir, bu görsel şöleni etrafınıza anlatabilirsiniz.
Sevdiklerinizle doyasıya sımsıkı şekilde sarılarak kucaklaşabilirsiniz. Meşhur bir dizinin Final Repliğinde görmüştüm, Kız babasına, karşısında duran çınar ağacını göstererek yaşadıklarından dolayı galiba, babacığım kendimi şu ağaç kadar yaşlı hissediyorum demişti. Babası da ona aynı ağacı işaret ederek; Kızım bende kendimi şu ağaç kadar şanslı hissediyorum. Çünkü hala canlıyım ve hayattayım. Diyordu,..
Evet sevgili dostlar, hayata nerden baktığınız çok önemli, yazımı bitirmeden önce son olarak bakış açınız her zaman ama her zaman iyi ve güzel yöne olsun, umudunuzu hiçbir zaman kaybetmemeniz dileğiyle, sloganımız, “Her Anın Tadını Alarak yaşamak, İnsan gibi, hür ve Özgür, her nesneyi, güzel görüp her şeye güzel bakmak” olsun. Bir Daha’ ki yazımızda görüşmek dileği ile hoşça Kalın Dostça kalın…
Yorumlar
Kalan Karakter: