Ortaya karışık

Dünya'nın Kaos ortamında yer aldığı son günlerde, Bir yandan Covid-19, Diğer yandan Akdeniz yaşanan Güçler savaşı, bir yanda Ülke Ekonomisi, bir yanda Okulların ne zaman açılacağı, bir yanda İstanbul Sözleşmesi derken. Yerel yani Urfa'mızda Eğitimsizliğin, Cahilliğin başıbozukluğun göstermiş olduğu bir çıpayla Covid -19 virüsüne adeta misafirperverliğimizi çok güzel şekilde icra ederken yazıya nereden başlayacam, hangi konuyu ele alayım diye düşünürken hepsinden az da olsa bahsetmek istiyorum. Bu yüzden yazı başlığım ortaya karışık oldu. 



Covid-19 Dünya'da henüz çaresi bulunabilmiş değil, Rusya, Amerika gibi Devletlerin Devlet başkanları her ne kadar aşısını bulduk diye koltuklarını kurtarmak için siyasi söylemde bulunsa da, bugün dünyaya baktığınız zaman ölüm sayılarındaki artış çaresinin bulunmadığını ayan beyan gösteriyor. Şöyle düşünün ki, bütün dünya; dünya üzerinde ağırlığı toplam 5gr bile olmayan virüse karşı savaşıyor.  Bu kadar, teknoloji, bilim ilerdeyken, bir derde derman olamamak insanlığın aciz olduğunu ortaya koyuyor. 



Covid-19 böyle Sürerken bu bir kenarda dursun, Akdeniz'de yaşanan sıcak gelişmelere baktığımız zaman, Türkiye'nin Haklı olarak Mavi Vatanına sahip çıkma arzusu ve Mavi Vatan da yer alan doğal kaynak arayışı en tabii hakkıdır. İş böyle olunca, Bazı sözde, uygar, medeni, çağdaş dediğimiz devletlerin zoruna gidiyor. Biz böyle olunca onlar hep birlik oluyorlar, Fransa'sı, Almanya'sı, Yunanistan'ı ve daha da fazlası, Batı aynı batı kaç yüz yıl geçse de hiç değişmiyor ve değişmeyecek, Türkiye bu politika ile çok güzel götürüyor. Milletin derininde keşke diye duyabiliyorum çalsa şu savaş tam tamlarını, Böyle günlerini iyi bi göstersek, bilsinler ki Türkiye 1900'lü yılların Türkiye'si değil, 2000'den sonra 2000 kat büyümüş bir Türkiye olduğunu bilsinler…



Gelgelelim Biz iç meselelerimize; ana maddemiz ülke Ekonomisi; birileri battı batıyor diye sürekli aynı söylemlerde bulunurken ya da onların istediği böyle bir husus ise kusura bakmasınlar avuçlarını yalarlar… Türkiye İstikrarlılığında , kararlılığında gayet son sürat hızla devam ediyor, tabi ki dünyada hal böyle olunca ister istemez kurlarda dalgalanmalar olacak, gayet tabi inişli çıkışlı bir süreçten geçiçez , ancak şöyle bir baktığınız zaman 30 yıl önceyle , bugünü kıyas edebilir misiniz bunu en derin vicdanınıza seslenerek soruyorum, ayakkabısız okula gittiğimiz günleri, yazar kasaların başbakanlık binasının önüne atıldığı zamanlar, Hastane önündeki kuyruklar, her şeye günlük uygulanan zamlar daha yaz yaz bitmez… Ne çabuk unuttuk eski günleri….



Eğitim konusunda evet Devleti itidalli olmaya, biraz daha çaba harcaması ve üretilen çözümlerle çocukların eğitimine ara vermeden devam etmesini temenni ediyorum. Zira onlar bizim, yani bir milletin geleceğidir. 

Yazımı bitirmeden Şanlıurfalı hemşerilerime seslenmek sesimi duyurmak istiyorum; bugün baktığınız zaman Urfa'nın nokta olan yerleri hala kalabalık, hala iç içe maskesiz, mesafesiz, tedbirsiz bir şekilde ölümle burun buruna yaşıyor. Lütfen sağlık her şeyden önemlidir. Sloganımız şu olsun, farz edelim ki; Pozitif olan biziz ve kimseye bulaştırmamak için işimiz olmadığı müddetçe çarşıda pazarda , kalabalık noktalarda tedbirsiz, mesafesiz dolaşmayalım. Unutmayalım ki;  bizi İyilik Kurtaracak.  Tekrar buluşmak dileğiyle ; Sevgiyle, Sağlıkla ve Hoşça Kalın…