Ekşi sözlük'te dolanırken şöyle bir başlığa denk geldim. Veyahut ekşi yazarlarından bir tanesi genele sormuş. 6 saatlik ömrümüz kalsa ne yapardınız? Diye. Cevaplar hem eğlenceli hem de düşündürücü. En komik olan 6 saat ömrüm kalsa diyen birinin verdiği cevap olarak gözüme çarptı. İnternet geçmişini silerim diye cevap vermişti. Öldükten sonra internet geçmişinin önemi var mı? Ya da internet geçmişinden dolayı eleştirileri önemseyecek mi. Sonuçta 6 saat sonrası ölmüş olacaksın gerisinin hiç önemi kalmayacaktır.
Sınava son gün çalışmaya kalkan aptal öğrenci gibi olur ne yapacağımı bilemez, o saatleri bile boşa geçiririm diyen de oldu. Sevdikleri arayıp vedalaşmak kalbini kırdıklarından özür dilemek namaz kılıp o ani beklemek diye cevap veren de oldu. Cevaplar çeşitli birkaç örnek daha vermek gerekirse; hayatın anlamını sorgulardım. Kalan sürede de müzik dinler ölmeyi beklerdim.
Yanında 6 saat yetmez ama son zamanlarda yanında olmaktan mutlu olduğuma giderdim. Dizlerine yatar uyurdum belki. Belki de bir şeyler bekler bakışlarımla bakardım ona. Diyen duygusal cevaplar verenlerde oldu. Her verilen cevapta bana göre biraz pişmanlık biraz duygusallık biraz da yetersizlik hissetim.
Her zaman bir Pişmanlık vardır
Çocuğunun büyüdüğü zamandan o güzel zamanda onun yanında olamamak iş dolayısıyla veya çeşitli nedenlerle. O her iki taraf için hüzündür. Çocuğunun büyüdüğünü görememek o büyülü anlarda çok az yanında olmak, bir ömürde her istenilen olmasa da bile standart ölçüde gezip görememek, çalıştığı iş yerinde huzur ve mutluluğu bulamamak, en önemlisi değerinin anlaşılamaması. Herkes en güzel hayatı yaşarken o yaşamın kıyısından bile geçememek. Verilen cevaplar içerisinde çoğu yoktu. Ama bunları düşünen insan sayısı da azımsanmayacak kadar çoktur bana göre.
Çoğu yazılarımda başucu eser olabilecek çeşitli kitapları okur severlere öneriyorum. Bu yazımda Ursula K. Le Guin'in yazmış olduğu “Boşa Geçirecek Vakit Yok” kitabının önermekten mutluluk diliyorum. Kitabın tanıtım bölümünden birkaç cümle aktarmak istiyorum. “Ursula K. Le Guin'in yaşlılık hakkında söyleyecekleri var: Bana yaşlılığımın var olmadığını söylemek aslında benim de var olmadığımı söylemek demek. Yaşımı sildiğinizde, hayatımı da siliyorsunuz beni siliyorsunuz.
Fantazya hakkında anlatacakları var: Fantazya yalnızca “Ya işler şu anda olduğu şekliyle devam etmeseydi?” diye sormaz, öteki türlü olsaydı nasıl olabileceğini de gösterir.Kahvaltı hakkında nasihatleri var: Bir yumurtayı kabuğunu soymadan yemek sadece pratik değil, azim, hatta cesaret ve muhtemelen suça iştirak etme arzusu gerektiriyor. Ve ödüller hakkında da: Sanat bir at yarışı değil. Edebiyat da Olimpiyat değil.Duru, samimi, muzip, zeki… Yaşamış en özel insanlardan biri olan Ursula K. Le Guin'den edebiyata, kahvaltıya, kedilere, ödüllere ve aslında hayata dair olağanüstü bir eser! Kitapların insanlarla nasıl arkadaşlık edebildiğini merak edenlere ve bu çok özel arkadaşlığa ilişkin hafızasını tazelemek isteyenlere, pek çok şeyin dertleşildiği ve günün sonunda hayatın biraz daha güzel olduğu bir hayat anlatısı.
Boşa Geçirecek Vakit Yok, seksenlerinde bir kadının nasihat etmeden, kibirlenmeden içini döktüğü sıcacık bir kitap.
Mutlu ve sağlıcakla kalın.
Yorumlar
Kalan Karakter: