Diyarbakır’da yaşanan dehşet verici bir olay, yüreğimizi dağladı: 8 yaşındaki küçük Narin, bir cani tarafından katledildi. Bu trajedi sadece bir aileyi değil, tüm toplumu derinden etkiledi. Nasıl bir insanlıktır ki, köydeki herkes bu acıya sessiz kalmayı seçti? Küçük bir kız çocuğu, en iyi koruyucusu olan babasının evde olmadığı bir anda, Kur'an kursundan döndüğünde hayatının sonuna geldiğini bilmiyordu.
Aynı köyde yaşayanlar, bu korkunç cinayet karşısında neden birleşmedi? Katili olduğu iddia edilen amcası, annesi, yengesi ve kız kardeşi, ifadelere yönelik bir uzlaşma içinde. Bu nasıl bir vicdan? Herkesin gözleri önünde bir cinayet işleniyor, fakat kimse gerçeği ortaya çıkarmaya cesaret edemiyor. Türkiye'nin dört bir yanından, hatta dünya genelinden Narin için sesler yükseliyor; ama hâlâ katil bulunamadı.
Bize düşen, bu acıyı paylaşmak ve adaletin tecelli etmesi için sesimizi yükseltmektir. Rahmetli Kemal Sunal’ın deyimiyle, “İnsanlar niye bu kadar namussuz olmuş?” Bu soru aklımızdan çıkmıyor. Narin’in hayata daha yeni gözlerini açmışken, boğarak öldürülmesi, bir insanlık suçudur.
Köydeki bir diğer skandal ise, din adamı olduğu iddia edilen şahsın gözaltına alınmasıyla ortaya çıktı. Telefonunda uygunsuz görüntüler bulunduktan sonra, bu şahsın varlığı köydeki güveni daha da sarsıyor. Nedir bu durumun sebebi? Neden insanlar bu kadar çirkefleşti? Küçük bir kızın hayatı söz konusu iken, bu çürümüşlük karşısında sessiz kalmak asla mümkün değil.
Küçük Narin’in acısı, sosyal medyada yankı bulurken, herkes onun resimlerini paylaşarak yas tutuyor. Narin’in mezarına gideceğiz, bu acıyı unutmamak ve adaletin peşinde koşmak için. Allah rahmet eylesin; umudumuz, suçluların Türk adaletinin önüne çıkarılması ve en ağır cezayı almaları.
Bu süreçte, yalnızca Narin’in değil, geleceğin de korunması gerektiğini unutmamalıyız. Birlikte, vicdanlarımızı seslendirmeli ve adalet için mücadele etmeliyiz.
Yorumlar
Kalan Karakter: