Keçe, yeryüzünde bilinen en eski tekstil yüzeyidir. İlk defa nasıl yapıldığı ve
Kullanıldığı hakkında kesin veriler olmamasına rağmen; “keçe” sözcüğüne ve kullanımına ait en eski yazılı belge Homeros’un İlyada adlı eserindedir: “Eyi denenmiş ve deriden
kenarlarla çevrelenmiş bir başlık (bu senin armağanındır Meriones) onun
şakaklarını taçlandırdı, içi yumuşak yünlü idi, dibine keçe döşenmişti”
M.S. 12. yüzyılda yaşamış olan Kaşgarlı Mahmut Divanü Lugat-it-Türk isimli eserinde Oğuzca keçe kelimesine karşılık olan “kiviz, küvüz, kidhiz, kiyiz” kelimelerini kullanmıştır. ¹
Urfa da bu sanatın mucidinin Ebu Said Libadid (Libadid: Arapça Keçenin çoğuludur) adında bir zat olduğu ve bu keçeyi nasıl icad ettiğini şöyle anlatmaktadır;
“Ebu Said Libabid bugün bizim yaptığımız gibi keçeciliğin bütün işlemlerini yerine getirmiş, ayakla tepme işleminden sonra açtığı keçenin yünlerinin birbirine kaynaşmadığını ve çabuk dağıldığını görmüş tepme süresinin az olduğu kanaatine vararak tepmeye devam etmiş. Ancak bir daha açtığında yünlerin kaynaşmadığını yeniden gözlemiştir. Tepme işine 40 gün devam eden Ebu Said, yine başaramayınca üzünsünüden ağlamaya başlamış. Hem ağlayıp hem tepmeye devam ediyormuş. Keçeyi açtığında göz yaşlarının düştüğü yerlerdeki yünlerin kaynaştığını büyük bir sevinçle farketmiş ve böylece tepme işlemi sırasında yüne su vermek gerektiğini öğrenmiştir.”²
Geçmişte Urfa da çok sayıda keçeci dükkanı ve ustası bulunmaktayken şu an keçecilik mesleğini bir dükkan da Kadir Karcı yapmaktadır.
Ayrıca Urfa da keçeci hanı ve keçeci hamamı bulunmaktadır.
Kaynak ;
¹ KEÇENİN HİKÂYESİ VE SANATSAL ÜRETİMLER
Didem ATİŞ ÖZHEKİM
² e kitap Urfa El Sanatları
Keçeci Ustası Salih KARCI
Yorumlar
Kalan Karakter: